24 Aralık 2013 Salı

Diğer Kar Taneleri ve Sen


Bu şiiri yazmak için
Uzandım bir kağıda
“Niçin”i bilinmez “hiç”in
Ama kağıt yırtıldı usulca…
Kar yağıyordu…
Yağmur gibi,
Rahmet gibi değil
Kar gibi
Kendi gibi
Kar yağıyordu…
Ve penceremin önünden geçen karlar:
“Biz yok olmayalım” diye bağırıyordu
Kendime benzettim onları
İstedim ki diğerlerine benzemesin sonları…
Ama hepsini görecek kadar
Gözüm olmadığından
Benim ufkum kadar dar
Kıldan ince;
Kılıçtan keskince;
Bir yoldan
Geçen kar taneleri ölümsüz olacaklar
Kendilerini ölümü öldürenlere
Arkadaş bulacaklar…
Çünkü ben
-Gerçi pek bir havası yok böyle söylerken-
Ama ben;
Ve yaptıklarım kayıt altındayken
Yani Tanrı'nın şuurundayken
Kaybolamayız kar taneleri ve ben…
Neyse güzel kız!..
Bu mısralarda karalananları
Almadı nicesinin dimağları…
Ben ki yalnız…
Nasıl izah edeyim bu mısraları?
Kar taneleri ve sen
Yani siz beraberken
Öylesine bakamam ben
Diğer kar tanelerini ayırırım senden…
Gerçi seni onlardan ayırmak daha kolay ya
Kolayı tercih etmek yakışmaz sevdaya…
İnan bana sevgili…
Her kelamım gibi,
Bu kelam da sertâc etti “elif”i
Ve “elif”le bulmalı nihayeti
Bir dost der ki:
“Be” olur bükersen “elif”i
Ve “elif”; kırınca oluverir nokta gibi…
Belki ondan Âdem’i,
Âdem eden “beş noktayla üç harf”ti…
Beş nokta…
Beş kırılma…
Biri kalu bela,
Biri doğum, biri ölüm, biri sevda…
Bir de sıratta…
Hangisini yaptı ki Âdem, aklı başında?
Neyse gelelim lafın başına
Ne demiştik?
İzaha gelmez her mısra
Bazen de “gönlüm sadefinden olur azra gibi peyda”*
Ben belki kendimi
Belki seni
Anlatabilirdim ya…
Meçhul oldu o da…
Çünkü sana senlik bahşeden
Yani benim birinci şahıs olduğum mekanda
Zamanı aştıran sana:
Kelimeleri kifayetsiz bırakman,
Sen olman,
Yani beni bilmen,
Sonra beni bulman,
Ve ben olman…
Hadi dönelim kar gibi yağan kara…
Öyle bir başına durur ya her bir kar tanesi
Aslında vardır her birinin bir hikâyesi
Kim bilir neler seyretti?
Kimlerin ayağının altında ezildi?
Şu mesela… Elimdeki…
Geçen sene senin elindeydi belki…
Belki asırlar önce yaşadı en büyük saadeti…
Nice sevdalara şehadet etti …
Sevda neydi, sahi?
Gerçi ben seni seveli
Ayıramaz oldum sevda ile hasreti…
Sevda…
Her kapı çalınışında,
Her bardak çayda,
Denizin durgunluğunda,
Bazen semada,
Bazen yanı başında,
Bazen tâ canında,
Her kavgada,
Her mısrada,
Düşünmektir seni…
Ve sen üşüdüğünde,
Ateşe vermektir tüm hayalleri…
Madem “elif”le
Kar taneleriyle
Başlattık bu şiiri;
(Gerçi şair bitiremez şiiri,
Ama şairin dediği gibi:
“Bu şiir de bitti zannedilmeli.”)
İşbu sebeple bu şiire de ara vermeli
Madem kar taneleri de ölümü yendi
Bu hayat veren mısralar da tükenmeli
Ve tükendi…
1525640_10201784397226327_700771875_n.jpg görüntüleniyor
* Şeydâ divanı Tevhid Kasidesi ’nden alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder