23 Temmuz 2014 Çarşamba

Türk Kültürü Esinli Bilim Kurgu ve Fantastik Edebiyat Neden Elzemdir?

Bir önceki yazımla alakalı olarak alışılmışın dışında bir mail trafiği yaşadık. Sanırım Milliyetçi Camia içerisinde bir Amerikan dizisi ile alakalı herhalde kalem oynatan yoktu. Biraz cahil cesareti ile "Taht Oyunları veyahut Game of Thrones Üzerine" yazımı kaleme almıştım. Yazımı kaleme almaktan kastım siyasi gündemden usanmışlığın ve biraz da Milliyetçi Camia'nın estetik duygusularına haiz ve bu konuda zevk sahibi olduklarını dile getirmekti. İyi ki de yazmışım. Öyle ki kendi deyimi ile "eski tüfek sosyalist" L. K.'nın kaleme aldığı mektup bir hayli ilginç. İlgili mektubu önümüzdeki günlerde kendisinin izni dahilinde yayınlayacağım.

Kerim Beyit

Başka birkaç platformda da benzer konuların tartışıldığına şahit oldum. Özellikle "80 öncesi Ülkücü Hareket" mensuplarının hemen hemen hepsine saygı ve hürmette kusur etmemek için kendimizle kavga ederken, bazı turnusol kağıdı niteliğindeki hadiselerin yaşanması bazı efsane isimlerinin ne kadar isimlerinin, şanlarının ve şöhretlerinin adamı(!) oldukları konusunda bize önemli ip uçları verdi. Ziyanı yok. Biz onları eski günlerde, hatıratlarda yazdığı üzere güzel hatırlamaya devam edeceğiz ve kendilerine Kasas Suresi 55. ayetin[1] buyurduğu üzere "Selamün aleyküm" demekten geri durmayız. Bahsettiğim iki turnusol kağıdı ise "Anayasa Referandumu" ve önümüzdeki "Cumhurbaşkanlığı" seçimleri... Onlar bu şekilde hareket etmekte hiçbir beis görmediler. Mahsur bulmadılar. Çünkü kendilerini "Ülkücü Hareket" için referans bilmeleri doğaldı. Çünkü biz onlara bu hakkı verdik. Çünkü onlara "Ülkücü düşünce tarzı ve yaşam tarzının daha kalıcı örneklerini sunamadık ve maalesef bu işin felsefi alt yapısına dair herhangi bir eseri en az 20 yıldır üretemedik.

80 öncesi gelenek keşke romanlarda ve filmlerde layıkı ile yaşatılsa idi de bu isimler bu kebahir kabahatleri kendilerine işlemeyi "helal" olarak görmeselerdi. Keşke hakkı ile birkaç sinema filmi çekilebilse idi. Keşke adını koymadan, sıfatını zikretmeden bize güzide "Ülkücü Değerler Manzumesi"ni edebi bir şekilde sunan ve benim de Kültür Ocağı Vakfı'nda Hocalığımı yapan Rahmetli "Ömer Lütfi Mete" biraz daha uzun yaşasa idi, yahut arkasında yeni nesil ya da modern tabirle "new age" birkaç takipçi bıraksa idi. Onun yetiştirmeye uğraştıkları O'na layık olabilseler idi[2]...

Kerim Beyit
Elbette ki İskender Öksüz Hocamızın kıymetli ve muhterem zevcesi "Emine Işınsu" Hanımefendi'nin "Sancı" romanı gibi eseri görmezden geldiğimi söylemiyorum. Atsız'a, Sepetçioğlu'na, ve Kozanoğlu'na elbette ki takdirimiz ve minnetimiz büyük. Ancak maalesef onların ardı sıra gelen bir kimseyi okuyucu sıfatı ile göremiyorum. Ahmet Haldun Terzioğlu gibi romanı tırnakları kazıya kazıya emek emek yazan yazarlarımızı inkar ettiğim düşünülmesin. Bahsettiğim husus farklı bir konudur ki birazdan; bazılarımıza ürküntü verecek olsa dahi yine "Game of Thrones" ile ilişkili olarak aktarmaya çalışacağım.

"Sancı" romanı usta ellerin elinde bir dönem Türkiye'sine ayna tutan bir eser olarak bir an evvel sinemaya aktarılmalıdır. Böyle bir filmin daha vizyona girmeden ülke gündeminde bomba tesiri yapacağı su götürmez bir gerçektir. Böylesi bir proje için ülkemizin önemli yönetmenlerinden "Osman Sınav"ın "Hayır" diye bir cevap vereceğini tahmin etmiyorum. Fakat gerçek hikayeleri insanımıza aktarmak bir hayli güçtür. Bunun örneklerini hepimiz yaşadık ve tecrübe ettik. Genelde sol eğilimli bir yapı sinema sektörüne hakim. Farklılaşmalar ortaya çıksa bile sinema sektöründe "sol", radikal bir biçimde daha ağırdır. Hariçte aynı şekilde kitap dünyasında da "daha çok okuduklarından" ötürü kitaplarını iyi irdeleyip daha iyi yaşatıyorlar. Tabii ki bu yazdığım kıyasların hepsi Milliyetçi Camia referanslıdır. 

Sırf bu yüzden dahi olsa yeni nesil için bir cazibe merkezi olabilecek şekilde "Türk Tarihi ve Kültürü Esinli Bilim Kurgu" ve "Türk Tarihi ve Kültürü Esinli Fantastik" romanlarını başlatmamız gerekmektedir. Peki bu bize ne sağlar?

- Gerçek kişiler olmadan kimse öyle veya böyle bir şekilde töhmet altında kalmaz.
- Yazar, olayları kurgularken gerçek olaylar referanslı bile olsa bunları anlatırken farklı bir kişiselleştirmeye başvuracak olduğundan kendine sınırsız bir özgürlük ve serbest bir alan edinmiş olur.
- Hemen hemen devrini tamamlayan çizgi romanların yerini, güncel dünya edebiyatında farklı ağırlık nispetlerinde her yaşa hitap edebilen romanlar almıştır. (7-15 arası Harry Potter, 16+ Yüzüklerin Efendisi ve Da Vinci Şifresi vs.) Çocuklarımızı "küreselleşmeye" gönüllü asker olarak yazdırmaktan ya da okumak gibi günümüzün en önemli zihin jimnastiğinden mahrum etmekten ise kendimize ait değerleri fantastik romanlarda aktarmak pekala mümkündür.
- Bu romanlardan hareketle çekilecek animasyon ve sinema filmleri ile kim bilir; belki de son dönemde bizi yansıtmadan ve tamamen negatif yönde aksettiren ve artık gelir de elde ettiğimiz dizi sektörü gibi kendine has ticari bir faaliyet alanı elde ederek kendi kendini besleyen bir sektör olması mümkündür.

Bazı büyüklerimiz, eğer benim yazılarımı "Eski Tüfek Sosyalistler" kadar takip ediyorlarsa ve "Böyle de saçma iş mi olurmuş" diyerek yazımı okumayı henüz bırakmadılarsa yazımın bu kısmında bazı somut örnekler verebilirim:

Dünyanın neresine giderseniz gidin "Hitler" ve "Nazi" isimleri denilir denilmez, aklınıza bir portre gelir. İkinci Dünya Savaşı tarihte önemli kırılma noktalarından biri olması bir kenarda dursun, sadece edebiyat alanındaki eserler ve hakkında çekilen filmler bile bu isimleri uzun süre daha yaşatmaya devam edecektir. Öyle en somut ifadesi ile tüm dünya sathında hakkında en fazla eser verilen kişi İsa Nebi'den sonra Adolf Hitler'dir. Naziler aracılığıyla Almanya hakkında bir potansiyel izlenim takipçilere aktarır. Alman denildiğinde ilginç bir şekilde Nazilik gelmez fakat herkes Nazilerin Alman olduğunu bilir. Almanların tüm dünyada kendileri hakkında eserler verilirken bile hassas bir denge kurarak kendileri aleyhine olan bir durumu lehlerine çevirmeyi başarabilmişlerdir.

Kerim Beyit
Yine son dönemin en pahalı ve en popüler filmlerinden olan Avatar filminin başka birçok kültürden izler taşımakla beraber ana gövde olarak "Avrupalı - Kızıldereli" çekişmesine dair bir ters okuma olduğunun farkına 90'lı yıllarda pazar sabahları TRT ekranında "western" ya da bizim söyleyiş biçimimizle "kovboy" filmi izleyen gençler farkına varacaktır. Bu bir okuma tarzıdır ve bizim de sık sık sık içerisine düştüğümüz şekli ile "tarihte bir olay, şöyle değil böyle olsa idi" için fantastik edebiyat sahasında, "Tarih" alanında gayrimeşru olmasının aksine "meşru" bir alandır ve muteberdir. Bu yöntem batılı literatürde "what-if" metodu olarak anılır ve Hollywood'da birçok film bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Hatta öyle ki bu yöntem sadece tarihi olaylara değil, eski sinema filmlerine de uygulanır hale gelmiştir. 50 yaşın üstünde herkesin rahatlıkla hatırlayacağı "Kökler (The Roots)" dizisi ki "Kunta Kinte" karakteri ile hatırlanır; yeni bir "what-if" okuması ile Tarantino tarafından "Django Unchained" filmi ile tekrar kendine bir yaşam alanı bulmuştur.

Taht Oyunları veyahut Game of Thrones Üzerine yazımın bir kısmında belirttiğim "Fantastik Edebiyat ve Bilim Kurgu farklıdır, birbirine karıştırılmamalıdır" önermesi biraz kafa karıştırmışa benziyor:

Fantastik edebiyatın herhangi bir gerçeklik temellendirmesine ihtiyacı yoktur, fakat gerçekliğe yakın olduğu kadar iyi, uzak olduğu kadar kötüdür. Çünkü muhatabı insandır. İnsan kendinden duygular ve benzetmeler bulduğu nispette bir eseri, bir estetiği ya da şarkıyı benimser. Herhangi bir platform kısıtmalaması yoktur. Genel itibari ile "Fantastik Edebiyat" içerisinde içtihat olduğu üzere farklı dünyalar ve farklı ırkların, bazen türlerin bulunduğu bir eserdir. Antik çağlardan başlar, geleceğin en uzak tarihlerine kadar uzayabilir. Gelecek işin içine girdiğinde ise "bilim kurgu"nun olanaklarından yararlanır, yine de çok fazla aynileşmez. 

Bilim Kurgu ise bir teoriyi ya da kurguyu temel alır.  Yeşil rüyalardan[6] (lucid dream) tutun da kuantum teorilerine, paralel evrenlere... Oldukça geniş bir sahayı kapsar. X-Men, Transformers gibi bir geleceğe dair bir olasılık hesabıdır. Geçmişten yararlansa da bu daha çok Fantastik Edebiyat alanıdır.

Yukarıda bahsettiğim iki tür, son yıllarda birbirinin ekollerinden çokça yararlanmaktadır. Özellikle Grimm Kardeşler[3] ve Tolkien'den sonra Stan Lee[4] gibi önde gelen çizgi roman çizerleri iki türü eserlerini daha sağlam bir zemine oturtmak ve derinlik kazandırmak amacıyla harmanlamaktadır. 

Çizgi roman konusundaki yerli denemeler genelde "Fantastik" çizgide kalmıştır. Karaoğlan, Keloğlan çizgi romanlarına baktığınızda bunu görebilirsiniz. Gerçek kişilerden mutlak surette yararlanmıştır ve gerçek kişiler vasıtasıyla ilgi çekilmeye çalışılmıştır. Günümüz tarihçilerinden birçoğu o dönemin sıkı çizgi roman takipçileridir. Mesela tanınan tarihçilerden Doç. Dr. Erhan Afyoncu gençliğinde sıkı bir Feridun Fazıl Tülbentçi takipçisidir.

Tüm bu yazdıklarımın ışığında mevcut durumu özetleyecek olursak öncelikli olarak okumayı seven bir toplum değiliz. Ancak çok nokta atışı bir konu üzerinde belki dikkatler toplanıyor. Böyle bir ilgi cazibesini celbetmeyi son on yılda sadece "Metal Fırtına" ve biraz da "Türk Peygamber" isimli romanlar başarabildi. Fakat "Metal Fırtına" yazarların üçüncü sınıf fantastik edebiyat eserlerinin etkisinde kalmaları ve çabuk şımarma temayülleri bu serinin çok da iyi olmayan ilk kurgusunu sonraki kitaplarda devam ettiremedi. Sonraki kitaplarda kalite gitgide düştü. Kitapta bırakılan eksik kısımlar sonraki serilerde kapatılmaya ve eksik yanlardan hikayeler üretilmeye çalışıldı. Kimi zaman Vietnam'da bir Türk Subayı'nın içindeki varlık(!)tan bahsedildi. Kimi zaman elbiselerdeki nano-robotlar ile savaş başlatıldı. Türk gençlerinin fantastik edebiyat ile "Zifir" isimli romanla tanıştılarsa, bu edebiyat türünden soğumaları için yeterli bir neden olacaktır ve haklı bir nedendir. "Türk Peygamber" kitabı çok daha sağlam kültürel temellere oturmakla birlikte edebi yanı zayıftır. Akıcı değildir. Okuyucuyu içine çekmeyi başaramaz. 

Bilim kurgu yazmak fantastik edebiyat yazmaktan çok daha zor bir iştir ve sıkı bir eleştiriye muhataptır. İyi bir fizik bilgisi, iyi bir tekonolji bilgisi ister. Maalesef bizim fizikçilerimizin ve mühendislerimizin edebiyat ve felsefe yoksulu olmaları, üstüne üslük bu gibi ciddi alanları küçümsemeleri yüzünden ülkemizde iyi bilim kurgu yoktur. Sadece kötü taklitler vardır. Son dönem dünya sinemasının önemli esin kaynağı olan Marvel şirketindeki Türk çizer "Yıldıray Çınar"[5] için ümitvarım. İnşallah kendisi bu alanda büyük işler başaracaktır.

Kerim Beyit
Yine yazımın başlangıç noktasına dönecek olursak neden fantastik - bilim kurguya ihtiyacımız var?

Her şeyden önce Türk Milliyetçiliği ve Kültürü "siyasi" alandan başka mecralara da kaymalı, kendine yeni mecralar elde etmelidir. 7'den 70'e farklı düzeylerde, lakin derinlikli eserler verilmesi zaruridir. Artık hobi olarak bile kadınlarımızın kilim dokumadığını, dedelerimizin torunlarına masallarını anlatmadığı, ninelerimizin isimleri yaraşmayan bir biçimde "ninni" söylemediği bir devirdeyiz. Dilaver Cebeci'nin "benim kalemimden kan değil, süt damlıyor / geceler boyunca geleceği emziyorum" dediği üzere geleceği okuyabilen, en azından buna azmeden genç yazarlara ihtiyaç vardır. Bir diğer yandan bu tür ekolün doğuşu bir "metafizik" anlayış doğuracaktır ki bu konudaki sözlerimizi daha sonra kaleme alacağımız bir makaleye saklayalım.

Yoksa çocuklarımızı "Game of Thrones" gibi ensest ve çarpık ilişkiler yumağı eserlerin insafına terk etmiş oluruz. Çünkü onlara, onların ulaşabileceği ve istifade edeceği tarzda bir rol model sunmuyoruz. Daha öz amcasının çocuklarının ismini bilmeyen çocukların "Angry Birds" oyunundaki kuşların tek tek isimlerini sayması facia bir durumdur.

Doğa boşluk kaldırmaz. Siz var olan boşlukları öngörüp boşlukları doldurmadığınız sürece birileri bu boşluğu seve seve dolduracaktır.

Bu konulara eğilinmediği sürece ne Türk Milliyetçileri, ne de sıradan Türk Milleti fertleri çocuklarını Bonzai gibi içeriği dahi belirsiz uyuşturucu maddelere, Satanizm ve türevi gerek İslam dışı ve gerekse İslamî görünümlü sapkın inançlara ve Justin Bieber tarzı veledi zinalara kurban etmeye mahkumdur.

Böyle biline....

Hürmetlerimle.

Allahû Âlem (En doğrusunu Allah bilir.)


[1]  Onlar, boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve «Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz» derler.
[2] İsimlerini zikretmeyeceğim. Her ne kadar işledikleri cürme kendileri dahi tahammül edemediklerinden olsa gerek, istifa etmiş olsalar bile, bu işi buraya kadar gelmesine göz yumdukları için mücrimdirler. Umarım ahirette Rahmetli Ömer Ağabey'in yüzüne utanmadan bakarlar.
[3] 1800'lü yıllarda köy köy, kasaba kasaba dolaşarak Alman hikayelerini derleyen edebiyatçılardır. Bremen Mızıkacıları'ndan tutun da Rapunzel'e kadar önemli Batılı çocuk eserleri Grimm Kardeşlere aittir. 
[4] Örümcek Adam, Daredevil gibi birçok ünlü çizgiromanın yazarı. Şimdilerde sinema senaristi. Amerikalı zengin.
[6] İstemli rüya olarak özetlenebilir. Buna göre kişi rüyasını kontrol edebilir.Yahut kişinin istediği ortam dışarıdan hazırlanabilir. Vanilla Sky ve Inception filmleri bu konsept üzerine kuruludur.
Ayrıntılar: http://en.wikipedia.org/wiki/Lucid_dream

Resimlerin tamamı Kerim Beyit çizimidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder