12 Nisan 2017 Çarşamba

Çağhan Sarı - Türkiye'nin Referandum Notları

Uzun bir aradan sonra tekrar Üsküdar Çevresi'nde sizlerle olmanın mutluluğunu tarif edemiyorum. Yazar arkadaşlarımla öz evladımız kabul ettiğim bu platforma karşı sergilediğim ihmalden ötürü platform kurucumuz O. Berat Çelebi kardeşimin haklı sitemlerine maruz kalıyordum. Buna bir nihayet vermek için, 16 Nisan'da Türkiye'de kurulacak referandum sandığına birkaç gün kala tarih koridoruna girip referandum geçmişimizin notlarını derlemeye çalıştım. Sizin yazıyı referanduma birkaç saat kala yahut referandumun sonrasında okuma ihtimaliniz bulunuyor. Türkiye kaç defa referanduma gitti, en çok hangi tercih çıktı sorularına bakalım. 

16 Nisan Pazar günü kurulan sandığın öncesinde Türkiye, altı defa referandum sandığını kurdu. Türkiye'nin tarihindeki ilk referandum tarihi 9 Temmuz 1961. 27 Mayıs'ın bir yıl sonrasında kurulan referandumda askeri yönetimin üniversite hocalarına hazırlattığı yeni anayasa oylandı. 27 Mayıs'ın meşruiyetini sağlama gayreti olarak nitelendirenler bu anayasaya hayır diyordu. Darbe sonrasında 1924 Anayasası askıya alınmış halde idi. 1960 sonbaharında kurulan Yassıada mahkemeleri, darbenin ilahları tarafından kaldırılan anayasa esasına göre yargılama yaparken yeni anayasayı hazırlayan kurulu teşkil eden isimler, 27 Mayıs'a ciddi tesir eden akademisyenlerdi. Bu noktada yazının insicamını bozmadan dile getirdiğimiz cümlenin izahını yapalım. 27 Mayıs'ın hemen ertesinde Milli Birlik Komitesi'nde 'şimdi ne olacak' sorusuna birçok farklı yanıt yükseliyordu. Devrilen sabık idareye yargılama olmasın sürgün olsun, partileşelim seçime gidelim, idareyi muhalefet partisine devredip çekilelim, partileşmeyelim üç ay sonra seçime giderek çekilelim gibi birbirinden uzak görüşlerin çıkardığı kakafoni arasında üniversiteden çağrılan hocalar, yargılamaların olmasına, kurucu meclisin oluşturulmasına fikir beyan ederek doğrudan tesir oldular. Hazırladıkları yeni anayasa ile ilgili birçok anekdotun yer aldığı hatıratlarda, hocalar Milli Birlik Komitesi'nden 'şöyle yapın, böyle maddeler koyun' şeklinde bir uyarma yahut öneri almadıklarını yazmaktadır. Anayasanın kabulü için başlatılan Evet kampanyası ciddi bir devlet desteği ile propaganda aygıtı kullanılarak sürdürüldü. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi evet kampanyasında yer alırken, Yeni Türkiye Partisi evet kampanyasında olduklarına dair görüş açıkladı ama ciddi bir seçim çalışması yürütmedi. DP'nin büyük mirasçısı Adalet Partisi ise başta görüş açıklamayınca kamuoyundan gelen tepkiler üzerine kerhen evet kararı verdi. Hukuken hayır kampanyası yürütmek mani olmamakla beraber bunun uygulanabilirliğinin yaşatılamadığı bugün bütün tarihçilerin müşterek görüşüdür. 

9 Temmuz 1961 akşamı sandıklar açıldığında geçerli oyların %61,7'sini alan evet ile 1961 Anayasası kabul edilmiş oldu. 3.933.944 oy %38.3 oranındaki hayır ise bütün propaganda aygıtına rağmen dikkat çekti. 1961 Anayasası'nın üstün yönleri ve insan hakları alanındaki getirdiği yeniliklerle günümüzde hala en demokratik anayasa olarak nitelendirilmesi atlanılmayacak bir husustur. Zira yazımızın içeriği referandumlarla sınırlı olduğu için kabul edilen anayasaya dair mütalaa veremeden Türkiye'nin bir sonraki referandumuna uzanalım. 

12 Eylül 1980 Darbesi ile yürürlükten kaldırılan 1961 Anayasası yerine yine darbe yönetimi tarafından teşkil olunan, üniversiteden akademisyenlerin yer aldığı kurula yeni anayasa hazırlattırıldı. Darbe, kendisinden önce olmuş darbenin referandumla kabul edilmiş anayasasını kaldırmış, tekrar referandumla yeni referandumu sandığa getirmişti. Ancak bu referandumda bir değil iki başlığı oylayacaktı Seçmen 1982 Anayasası'nı oylarken diğer sandıkta cumhurbaşkanını seçecekti. Bunun için ayrı pusula kullanılmayacaktı. Evet tercihinde bulunan seçmen Kenan Evren'i de cumhurbaşkanlığına seçecekti. İki hususa farklı tercihte bulunulamıyordu. 17.215.599 oy %91.4 oran ile rekor kıran evet tercihi, anayasanın kabulü olmakla beraber seçmenin ilk defa bir cumhurbaşkanını seçtiği anlamına geliyordu. Seçimin ikinci rekoru da katılımda olmuştu. Katılım oranının %91.3'e varması o güne kadar ki rekordu. Günümüzde bir çok insanın 'hayır oyu verdiğini' iddia ettiği referandumda hayır oyları 1.626.431 oydu ve %8.6 oranında kalmıştı. Yıllar sonra verdiği evet oyunun pişmanlığı ile böyle bir iddia mı sürüyorlar yahut hakikaten hayır oyu mu verdiler bilemiyoruz. Ama cumhuriyet tarihimizin en yüksek eveti bu referanduma imzasını attı. Darbeci Org.Kenan Evren, hayatının son günlerinde hâkim huzuruna çıkarıldı, mahkemede gerçekleştirdiği darbeyi savundu. 12 Eylül'le hesaplaşma sloganının dillendiği dönemde dahi onun yedinci cumhurbaşkanı unvanının düşürülmesine yönelik bir adım atılarak hukuken hesaplaşmaya girilmesi beklentisi masum bir beklenti olarak kaldı. 

Cumhuriyet'in üçüncü referandumu da doğrudan darbeler ile ilgili oldu. 12 Eylül yönetimince eklenen anayasadaki geçici dördüncü madde, 12 Eylül'den önce siyasette yer almış aktörlere siyaset yasağı getiriyordu. Siyasi yasaklar konusu,1983'te demokratik hayata geçilmesiyle beraber 1983 seçimlerini kazanarak iktidar olan Turgut Özal'ın ve ana muhalefetin üstünde demoklesin kılıcı gibi sallandı durdu. Mecliste yasakların kalkması kararını almak Özal'a siyaseten itibar kazandırabileceği halde, yasakların kalkmasının dört eğilimi birleştirdiğini iddia eden Anavatan Partisi karşısına sözünü ettiği dört eğilimin liderlerinin çıkması demek olacağı için buna yanaşmadı. Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş, yasakların kalmasına evet tercihini savundular. Propaganda yapmaları yasak olduğu halde yasağı henüz kampanya aşamasında deldiler. Özal ve Erdal İnönü, hayır kampanyasını yürüttüler. Özal, çıkacak evetin 12 Eylül öncesi sorunlarını geri getirmek olduğunu vurguladı. Demirel, hayır kampanyası sırasında diğer üç liderden bir adım fazla ön plana çıktı ve Özal'la olan hesabı kişiselleştirdi. 'Benim müsteşarımdı' dediği Özal, Demirel'in bu hamlesi karşısında siyaset tabiriyle tuzağa düştü ve Demirel'e bizzat yüklenmeye başladı. Gerilimin yanında siyaset mizahının da eksik olmadığı kampanya seçim yasaklarının devreye girdiği gün ile sona erdi. 

6 Eylül 1987 tarihinde kurulan sandıktan yasakların kaldırılmasına evet çıktı. Ancak diğer referandumların hatta bütün seçim tarihimizin görmediği bir oy farkıyla sadece %0.16 ile evet çıktı. 11.711.461 seçmen evet derken 11.636.395 seçmen hayır diyordu. 75.066 oy farkı iki tercih arasında makasın en çok daraldığı siyasi mücadeleyi tarihe düşürmüştür. Seçime katılım oranı da 1982 referandumunun rekorunu kırdı. Katılım oranı %95.03 oldu ancak kullanılan oyların bir milyondan biraz fazlası geçersizdi. 1987 referandumunun iki önemli özelliği vardır. Birincisi daha önceki iki referandumda evet tercihini savunanın muktedir konumda olurken burada iktidar hayır tercihini benimsemiş, mecliste olmayan muhalefet evet kampanyasını sürdürmüştür. İkincisi de referandum sonuçları henüz açıklanmadığı sırada Turgut Özal'ın erken seçim kararı almasıdır. Birçok kitap ve makalede seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra erken seçime gidildiği yönündeki ifadeler dönemin televizyon ve radyo arşivi ile yalanlanmıştır. Özal, sonuçların açıklanmasından önce erken seçim kararını açıklamıştır. 

Türkiye'nin dördüncü referandumu ise hayır tercihinin kazandığı ilk referandum oldu. Yerel seçimlerin beş yıldan dört yıla indirilmesi teklifi 25 Eylül 1988'de oylandı. Hayır tercihi 14.921.945 oy ile çoğunluğu elde etti. Evet oyları 8.034.933 oyda kaldı. Referanduma katılım oranı %88,8 oldu. 

1980'li yıllarda peş peşe kurulan referandum sandığı 1990'larda seçmenin karşısına gelmedi. 2007 yılında, genel seçimler esnasında Ak Parti'nin cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi önerisi, uzun bir aradan sonra halkın önüne getirilen referandum sandığının en önemli maddesi oldu. 2007 yılında ülke gündeminde 11. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ciddi yer tutmuş, seçim kampanyalarının esasını belirlemişti. 21 Ekim 2007'de gerçekleştirilen beşinci referandum ile cumhurbaşkanının halk tarafından beş yıllığına en fazla iki defa seçilmesini öngören teklif kabul edildi. Cumhurbaşkanının seçimi ile ilgili detayları belirleyen ve genel seçimleri de beş yıldan dört yıla indiren teklif %68.95 oranıyla kabul edildi. Hayır oyları %31.05'te kalırken referandum tarihimizin en düşük katılımı olmasıyla dikkat çekti. Katılım sadece %67.49 oranında oldu ve 1969 genel seçimleri ile en düşük katılımlı sandık olarak tarihe not düşüldü. 

Türkiye'nin altıncı referandumu da 2010 senesinde yapıldı. 12 Eylül'ün rövanşı şeklinde lanse edilen referandumda 82 Anayasası'nda 26 maddede değişiklik öngörülüyordu. Referandum kampanyalarındaki tartışmaların ise maddeler üzerinde değil kampanya liderlerinin polemikleri ile seyretmesi bu referandum üzerine yapılacak araştırmaların gözünden kaçmayacaktır. 21.789.810 oy %57,8 oran ile evet tercihi sandıkta çoğunluk olurken hayır tercihi %42.2de kaldı. Katılım oranı ise beklenenin aksine yüksek olmadı, %73.71 oldu. Referandumu takip eden yıllarda, referanduma yönelik tartışmalar bitmedi. 15 Temmuz 2016'daki FETÖ/PDY darbe girişimine uzanılan yolda söz konusu terör örgütünün devlet içi yapılanmada bu referandumla kabul edilen değişiklikler sonrası en çok fırsat bulduğu tespiti genel geçer bir hal almaya doğru uzanırken, doğruluk payı ciddi araştırmalarla ortaya konulması muhtemeldir. 

Sonuca baktığımızda Türkiye, altı referandumunun beşinde evet tercihinde olduğunu görüyoruz. Bu evetlerden de 1987 tarihindekinin iktidarın teklif ettiği hayır tercihine karşılık çıkan evet olduğunu vurguladık. İlk dört referandumda katılım oranı, katılımın yükseklik çıtası olan %85'in üzerindeyken son iki referandum bu çıtanın aşağısında kaldı. 16 Nisan Pazar günü katılım oranına yönelik bir tahminde bulunamayız. Ancak şunu belirtmeliyiz ki iki kez Temmuz, üç kez Eylül bir kez de Ekim ayında referandum sandıkları kuruldu. İlk kez ilkbaharda kurulan referandum sandığına gidilirken bu referandumun bir başka ilki olan yurt dışı oyları oy verme sürecinin tamamlanmasıyla yurda getirildi. Hükümet kurulma şeklinin ve hükümet yapısının değişikliğini öneren referanduma saatler kala referanduma dair söz etmeden yazımızı noktalıyoruz. Demokrasi şöleni havasında geçmeyen kampanya süreçlerinin ardından tansiyonun sandık günü seçmenlere menfi yansımaması, kazasız kavgasız olmasıyla dileğiyle… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder