27 Mayıs 2014 Salı

Yusuf'u Kuyuya Atan Kardeşlerine...

Üstnot: Gecikmiş bir "Soma" yazısı. İki hafta önce önemli bir kısmını tamamlamama rağmen gözden geçirmeden yayınlamama titizliği yazının gecikmesine neden oldu.

Kuyuya düştü 274 Yusuf. 
Düşer anda Yakub hasreti gönlümüze. 
Hasreti evlat değil; 
Hasret Ömerî haslete. 
Sessizce ağlayan İsmailler, 
Nemrud gürültüsüdür kulak tırmalayan.

Yer gök Hızır'ın Rabbine yakarır. 
Neredesin ey emaneti İbrahim?

Yahya gibi mazlum olsam da 
Uhud sonrası seher vakti ellerini
Göğe açan(s.a.v.) gibi açıyorum.

''Ya Kahhar, Ya Kahhar, Ya Kahhar''

Bu satırları henüz şehid sayısı nispeten daha az iken yazmıştım, şiir formatındaki bu metni. İnsanlıktan mugayyir bir şekilde tüm tarafgirane yapılan yorumların vermiş olduğu bıkkınlık ve her Türk vatandaşının yüreğinde hissettiğinin biraz daha fazlasını Türk Milliyetçiliğinin vermiş olduğu tabii ve fıtrî mükellefiyeti taşıyarak kalemi elime almıştım.

22 Mayıs 2014 Perşembe

Biraz da Zülf-i Âğyâra Dokunalım

"ZÜLFİ AĞYAR'A DOKUNALIM BİRAZ...ZÜLFİYARE DEĞİL.

Bir şey diyeceğim kardeşlerim kızmasın. Kızmasınlar çünkü benim listemde kastettiğim gibi bir insan yok. Eleştirdiğim tipleri en­gelledim zaten. Bu yazıyı okuya­biliy­or­sanız sizi kastet­miy­o­rum demektir

Milliyetçi - Türkçü gençlerde anormal bir ruh yapısı var. "Nasılsın?" diyorsun örneğin "Vaay, sen bunu nasıl dersin, hepinizi oyacağım, bitireceğim, yiyeceğim, benim gibi türkçülüğün kitabını yazmış adama, sen ne cüretle nasılsın dersin, ben havada uçan karada kaçan ıvır zıvır..." bir sürü böyle anlamsız zırva.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

80 Öncesi ''Kavgaya'' Karışan Ülkücü Nesil

Kastettiğim tüm nesil değil ama bu neslin ciddi bir kısmı. Bu nesil 80'den sonra kavga bittiği için birbirleriyle kavga etmeye, birbirlerini yemeye başladılar. Bu neslin ciddi bir kısmını ahlâksız görüyorum. Kusura bakmasınlar.

Bu demek değildir ki bu neslin yine ciddi bir kısmını "kahraman" görmüyorum. Evet, yine bu nesil içinden kahramanlar da çok çıkmıştır. Benim ailemde de bu nesilden çok insan vardır. Özele girmek istemiyorum ama bu nesil bana iki şeyi hatırlatıyor.

1 - Kahramanlık ruhu.
2 - Hüsran

15 Mayıs 2014 Perşembe

Kader ve Ölüm... Soma'da Göçük Altında Kalan İşçilerin Ardından


Madencilerin ölümü kader midir? Ali Rıza Bayzan hoca yazdı geçenlerde. Bir olayın kaderimizde olup olmadığını anlamak için sonuna kadar mücadele etmek gerekir.

14 Mayıs 2014 Çarşamba

19 Adımda Türkiye'de Facialara Yaklaşım Algoritması

1. Olayı küçümse, normal göster, programını bölme, başka ülkelerde de oluyor büyütülecek bir şey değil imajı çiz.



2. Olay yerine bakanını, vekilini mümkün olduğunca geç gönder, oradaki arkadaşların halledebileceği kadar önemsiz bir olay portresi çiz.

Halil İnalcık'tan Kırım Yorumu

Aluştadan esken yelçik yüzüme urdu
Balalığım keçken evge köz yaşım tüşti
Men bu yerde yaşalmadım
Yaşlığıma toyalmadım
Vatanıma asret oldum,
Ey, güzel Kırım
Keze-keze toyalmadım
Çoq yerlerni koralmadım
Nasıl güzel vatanımsıñ
Ey, güzel Kırım

Dünyaca ünlü Türk tarihçi Halil İnalcık, Kırım'ın Rusya için Anadolu'yu, Boğazları, İstanbul'u tehdit etme noktasında bir atlama eşiği olduğunu belirterek, "Kırım, Türkiye'yi tehdit etmek için bir merkezdir. Bugün Sivastopol'da, Ukrayna'ya bağlı olmasına rağmen Rus hakimiyeti vardır. Bu neye yöneliktir? Türkiye'ye, Boğazlara ve İstanbul'a yönelik bir tehdittir" dedi.

23 Nisan 2014 Çarşamba

Kurtuluş Savaşı’nın Manevî Cephesi

-Şeyh Şerafeddin Dağıstanî'nin TBMM'yi Tasdik Bildirisi-

Dr. Hayati BİCE

Şeyh Şerafeddin Dağıstanî’nin daha açılışı üzerinden bir ay geçmeden 11 Mayıs 1920 günü “TBMM’yi İslâm imanının yeni kalesi” olarak niteleyen konuşmasını sadeleştirilerek veriyorum:

Önce celseyi yöneten TBMM Başkan vekili, bir kısa sunuş konuşması yapar: “İslam büyüklerinden Şeyh Şerafeddin Hazretleri Ankara’yı şereflendirdi ve bugün Meclisimizde bulunuyorlar. Kendileri gerek Meclisimizde var olan ruh halini doğrudan doğruya görmek ve dönüşünde kendi müridlerine bu meseleyi gerektiği şekliyle açıklamak hem de çevresinde işimizin ve dileğimizin ne kadar yüce olduğunu bildirmek için buraya kadar bizzat gelmişlerdir. Kendisinin bildirisini Şeyh Servet Efendi [1] Yüce Meclis’e tebliğ edecektir.”

Bu takdim ile kürsüye gelen Bursa milletvekili Servet Akdağ’ın konuşması iki ana bölümden oluşuyor: