28 Eylül 2015 Pazartesi

Çağhan Sarı - Yasaklar: Tarihimizdeki Bazı Notalar


Türkiye'de matbuat hayatı başladığı andan itibaren onunla beraber yola koyulan bir serüvenin adına uzanacağız aslında. Kah yakılan bir kitap kah kopyaları makaslanan bir film. Okunması yasaklanmış bir şiir yada baskısı toplanan gazete. Adı sansür. Kelime anlamıyla kavramların çeşitli yollarla kontrol edilmesi. Bu tanım yasaklamanın kibarcası gelebilir size. Biz de naif bir hususla yasaklar tarihine bakalım. Bunu da müzikle, notlara değil notalara bakarak yapalım.

Türkiye'de radyo yayını başladıktan sonra bazı dönemlerde radyo müzik yayını için repertuarların hazırlandığı, bu repertuarların haricinde türlerin yayınlanmadığı yakın geçmişimizde konuşulmuştur. Hem siyasi sebeplerle bir dönem dinleyiciden men edilen hem içerik yönünden 'sakıncalı' bulunarak terennümü katiyen yasaklanan şarkılarımız o kadar çok ki, bu yazıda ancak bir seçkiye yer vereceğiz. Repertuarımızda yasaklı şarkılar ve onların yasaklanma nedenleri yer alıyor.

23 Eylül 2015 Çarşamba

Türk Toplum Anlayışında Bireyciliğin Durumu Üzerine


Bireyciliği ön planda tutan insanların oluşturduğu batı toplumunda herkes birbiri ile yarış halindedir. Bu da içinde yaşadıkları toplumu üretken yapmaktadır. Dolayısı ile toplum güçlüdür. Güçlüdür ama bu gücün bazı zayıf yönleri de vardır. Aslında pamuk ipliğine bağlı bu sistem zarar görürse batılının bireycilik saplantısı bu sefer yok ediciliğe dönüşerek toplumu parçalayacaktır. 

Biz ise Türk Milleti olarak toplumcuyuz. Bireycilik yönümüz bir batılı anlayış ile kıyaslanırsa zayıf olduğu görülür. Bu durum Türk Töresi ve terbiyesi ile ilgili toplumsal düzenin, bireyciliği ve öne çıkmayı belli ölçülerde sınırlayan bir bakış açısının sonucudur. 

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Çağhan Sarı - Savaş Millet!

Amerika Birleşik Devletleri'nde yayınlanmış olan bir çok çalışmada, devlet egemenliğinin tesisi, toplumun şekillendirilmesi, "yaşatma" prensibi için savaş gerekliliğine vurgu yapılmaktadır. Savaşın erdeminden faziletine kadar bir çok belgesel ve Hollywood filmleri de cabası. Amerika Birleşik Devletleri'nde silah üretimin özel sektörde olması savaş=para, savaş=devletin tesisi gibi denklemleri de beraberinde sorgulatıyor. Böyle bir girişte bulunmanın nedeni de bir kaç soruyu sizlerle paylaşma ihtiyacımdan kaynaklanıyor.

Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonra süratle modernite hareketinde. Bu hareketin içinde milliyetçiler de bulunuyor. Ancak – Hakkı Öznur'un da tespitiyle- kısa bir süre sonra bu milliyetçi akım, Kurtuluş mücadelesinde ve cumhuriyet sürecinde yer alsa da salt batılılaşma taraftarları karşısında güç kaybediyor ve Türkiye nasyonalist bir çağ yaşamadan moderniteyle yola devam ediyor. Ardından İkinci Dünya Savaşı ve savaşın sonunda dünya konjonktürüyle batı demokrasisi cephesine geçiliyor. Demokrasinin geleneği oturdu mu oturmadı mı sorusu burada ilk soru olarak belirecek iken askeri darbelerle kesilen yıllar ve anayasa boldu dardı tartışmalarını yaşıyor. Nitekim 1980lerden sonra dünyada genel siyaset tekrar değişiyor Türkiye liberalleşmeye son hızda giriyor. Merkantalist bir evre yaşamamış, Fransa'da -V.Hugo gibi isimlerin olduğu- nasyonalist dönemi tamamlamamış bir dönem. Hatta zamanında Türkiye'de ırkçılık yapıldı tartışmalarına en güzel cevabı Türkkaya Ataöv vermişti. Türkiye'de Rosenbergler ve Gabinolar gibi ırkçı teorisyenler mi oldu da diyerek set çekiyor.

18 Temmuz 2015 Cumartesi

Ali Emre Sucu - The Role of International Non-Governmental Organizations in Contemporary International Relations : Example of Uzbekistan Civil Commotion Movement*

Abstract
The phenomenon of civil society is the most significant factor for societies and states. In recent times, states are categorized whether they have strong civil societies and non-governmental organizations. At the same time, this phenomenon is related to modern international relations because the big powers use these organizations as a tool in their regional and worldwide politics. At this point, Uzbekistan Civil Commotion Movement and Muhammed Salih is a good example for observing the role of non-governmental organizations in the international relations system.

In terms of relations of civil society-democracy, democracy-nongovernmental organizations and international relations, the UCCM is assessed in this article. Thus, it is revealed that non-governmental organizations can effect the International Relations System.

Key words: Democracy, Civil Society, Muhammed Salih, Non-governmental Organizations, Civil Commotion Movement.

30 Nisan 2015 Perşembe

Uygulamaları Yönünden Pasif ve Dışlayıcı Laiklik

Ahmet T. Kuru tarafından kaleme alınan ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından basılan “Pasif ve Dışlayıcı Laiklik | ABD, Fransa ve Türkiye kitabına ilişkin bir değerlendirme denemesidir.   
         1.       Özet:
Yazar, çalışmasını zaman zaman başka ülkelerden bilgi ve istatistikler sunmakla beraber “uygulamalara” yönelik atıfları ile birlikte hasleten ABD, Fransa ve Türkiye[2] ülkeleri üzerinden derin bir analiz süreci sonunda önemli bir çalışma meydana getirmiş. Çalışmaya dair değerlendirmeler gerek kişisel izlenimler ve gerekse belirtilen kaynaklarla kıyaslanarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.

2.       Giriş:
Yazar, yorumlarını “devr-i sabık” olarak adlandırdığı kavram çerçevesinde yaparak konuları özellikle siyaset, hukuk ve diğer kamusal yaşam alanları açısından ele almıştır. Kitabın giriş kısmında verilen temel tanımlamaların ardından her ülke için bir kısım ayrılmış ve kısım bitimlerinin sonuç kısımlarında analizlere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: devri sabık, pasif laiklik, dışlayıcı laiklik, karşılaştırmalı laiklik

19 Nisan 2015 Pazar

Çağhan Sarı - Türkçe Ezan Hususunda Doğrular ve Yanlışlar

Türk siyasi tarihinde bazı hadiseler vardır ki polemiklerle güncel siyasetteki yerini korur. Biraz kurcalandığında sinirler gerilir yahut tartışma adabının yerini suçlamalar alır. İşte Türkçe ezan böyle bir meseledir. Nitekim ne zaman okunmaya başlandı, nasıl kaldırıldı, neden kaldırıldı, kimin döneminde yasaklar vardı gibi sorularla doğrular, yanlışlar, iddialar bulunmakta.

1. Türkçe ezan fikri ne zaman ortaya çıktı?

Yanlış – Ziya Gökalp'le ortaya çıktı.

Doğru – Hayır, Türkçe ezan fikrinin ilk ortaya çıkışı Ziya Gökalp'ten eskidir. Hatta birazdan vereceğimiz kaynağın ötesinde de muhakkak bilgiler mevcuttur. Özellikle kadim dostum Arkeolog Sergen Çirkin'in Türkçe Kuran ile ilgili çalışmalarını henüz temin edemeyip tetkik edemediğimizden gerek o gerek başka araştırmacılar, tarihçiler tarafından ortaya çıkış hakkında noksan kalan bir yanı varsa katkıda bulunmalarını talep ediyoruz. Türkçe ezan ile ilgili önemli söylem, batılılaşma ile ilgili bir çok şeyin ilki niteliğindeki çıkışları bilinen Ali Suavi'ye aittir. Ali Suavi, Ulum gazetesinde 'Lisan ve Hatt-ı Türki' başlıklı yazısında namazın Türkçe kılınabileceğini iddia etmiş, iddialarına dayanak olarak Ebu Hanife'yi gösterdi. Ali Suavi, surelerin Türkçe'ye çevrilmesinin yanında hutbenin de Türkçe okunmasını savundu. Hatta bu dönemde Ali Suavi'nin Türkçe hutbe okuduğuna dair bilgiler de bulunuyor.

14 Nisan 2015 Salı

Çağhan Sarı - İsmet İnönü'ye Suikast Hadisesi

Tarih ders kitaplarında devlet büyüklerine yönelik suikastlar işlenmektedir. Bazıları nihayet bularak hedef aldığı isimlerin ölümüyle sonlanırken bazıları teşebbüsten ibaret kalmıştır. Cumhuriyet tarihi konularının yakın bir zamana kadar Atatürk'ün vefatı ile tamamlanmasından dolayı lise sıralarında 1938-1980 arası evre henüz anlatılmaktadır. Şubat sayısı olması nedeniyle bu ay, sizlere İnönü'nün son Başbakanlık yılında atlattığı bir suikast girişimini aktarmaya çalışacağız.
 
Tarih, 21 Şubat 1964′ü gösterdiğinde, Albay Talat Aydemir'in birinci darbe girişiminin ikinci yıl dönümü idi. Lakin ikinci denemesinden sonra Albay dar ağacına yollanmıştı. 

21 Şubat sabahı, İnönü, acaba yıl dönümü olduğunun farkında mıdır, bilinmez. O gün bir cuma idi. İsmet İnönü, -artık bu yıl kullanımının bitmesi muhtemel- Başbakanlık binasında çalışmakta idi. Öğleyin TBMM Başkanı Fuat Sirmen ile randevusu olduğu için başbakanlıktan ayrılmak üzere idi. Yanında 12 Eylül sonrası Halkçı Parti'yi kuracak olan sekreteri Necdet Calp ve Müsteşar Haldun Derin bulunuyordu.