Enerji tüm yaşayan canlılar
için olduğu gibi devletler için de hayati önem taşır. Ülkelerin ekonomik
kalkınmasında önemli bir paya sahip olan enerji ülkelerin dış politikasında da
belirleyici bir faktör olmuştur. Tarih boyunca büyük güçler enerjinin bulunduğu
coğrafya üzerinde rekabete girişmişlerdir.
Günümüzde oynanan büyük oyun artık Hazar petrolü ve doğal gazın çıkartılması ve petrol nakil boru hatlarının kurulması üzerine oynanmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması nedeni ile bölgede çıkan güç boşluğu zengin enerji kaynaklarının ortaya çıkmasıyla birleşince Orta Asya Coğrafyası devletlerarasındaki güç mücadelesinin mekanlarından biri haline gelmiştir. Yeni büyük oyunun en önemli aktörleri ise ABD, Rusya, Türkiye, Avrupa Birliği ve Çin olmuştur. Rusya hala arka bahçesi olarak gördüğü Hazar Havzası’nın enerji kaynaklarını kontrol etmeye ve yalnızca kendi toprakları üzerinden uluslar arası piyasaya yaymayı hedeflemektedir. Öte yandan ABD Rusya’yı saf dışı bırakacak petrol ve doğalgaz boru hatları projeleriyle bölgede etkin olmaya çalışmaktadır. Türkiye ise birçok boru hattını kendi toprakları üzerinde kesiştirerek 21. Yüzyılın enerji köprüsü olmayı amaçlamaktadır. Enerjide büyük oranda Rusya’ya bağımlı olan AB, Rusya ile Ukrayna arasında meydana gelen doğal gaz krizinden sonra enerji tedarikçilerini çeşitlendirmesi gerektiğini kavramış ve Rusya’ya alternatif enerji kaynağı ve transit güzergâhı aramaktadır. Son olarak da Çin Halk Cumhuriyeti hızlı ekonomik büyümesini sağlayacak enerji ihtiyacını Hazar Havzası enerji kaynakları ile güvence altına almaya çalışmaktadır.
Günümüzde oynanan büyük oyun artık Hazar petrolü ve doğal gazın çıkartılması ve petrol nakil boru hatlarının kurulması üzerine oynanmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması nedeni ile bölgede çıkan güç boşluğu zengin enerji kaynaklarının ortaya çıkmasıyla birleşince Orta Asya Coğrafyası devletlerarasındaki güç mücadelesinin mekanlarından biri haline gelmiştir. Yeni büyük oyunun en önemli aktörleri ise ABD, Rusya, Türkiye, Avrupa Birliği ve Çin olmuştur. Rusya hala arka bahçesi olarak gördüğü Hazar Havzası’nın enerji kaynaklarını kontrol etmeye ve yalnızca kendi toprakları üzerinden uluslar arası piyasaya yaymayı hedeflemektedir. Öte yandan ABD Rusya’yı saf dışı bırakacak petrol ve doğalgaz boru hatları projeleriyle bölgede etkin olmaya çalışmaktadır. Türkiye ise birçok boru hattını kendi toprakları üzerinde kesiştirerek 21. Yüzyılın enerji köprüsü olmayı amaçlamaktadır. Enerjide büyük oranda Rusya’ya bağımlı olan AB, Rusya ile Ukrayna arasında meydana gelen doğal gaz krizinden sonra enerji tedarikçilerini çeşitlendirmesi gerektiğini kavramış ve Rusya’ya alternatif enerji kaynağı ve transit güzergâhı aramaktadır. Son olarak da Çin Halk Cumhuriyeti hızlı ekonomik büyümesini sağlayacak enerji ihtiyacını Hazar Havzası enerji kaynakları ile güvence altına almaya çalışmaktadır.
Hazar Havzası Enerji Kaynakları Üzerine ABD Dış
Politikası
Enerji üretimi
tüketimini karşılayamayan ABD’nin enerji alanında dışa bağımlılığı açıktır.
ABD artan enerji ihtiyacının karşılanmasında istikrarsız yapısıyla problem
yaratan Ortadoğu’ya alternatif olarak beliren Hazar Havzası enerji kaynakları
ortaya çıkmaktadır. 11 Eylül 2001 saldırılarına kadar bölgede etkin rolü
bulunmayan ABD, terör saldırılarından sonra bölgeye yönelik enerji
politikalarını uygulama fırsatını yakalamıştır. ABD terörle mücadele kapsamında
Kırgızistan’da Özbekistan’da ve Afganistan’da asker bulundurma fırsatı
yakalamış ve milli menfaatleriyle çatışan politikaları engellemede avantajlı
bir pozisyon yakalamıştır. ABD askerlerinin terör saldırıları bittikten sonra
da yerlerinde kalması asıl mücadelenin Rusya ve Çin ile yapıldığının açık
göstergesi olmuştur. Her iki ülke de ekonomik kalkınmayı tehlikeye sokacağından
dolayı yakın bir tarihte ABD ile çatışmayı göze alamamaktadır. Rusya’nın Hazar
ülkelerinin zengin enerji kaynaklarını uluslararası pazara ulaştırması ABD’yi
rahatsız etmektedir. Bu nedenle, bölge petrol ve doğal gazının dünya pazarına
ulaştırılmasında Rus tekelinin kırılması için “Çoklu Boru Hatları” stratejisini
geliştirmiştir. ABD “Çoklu Boru Hatları” stratejisinde bölge enerji
kaynaklarının dünya pazarına ulaştırılmasında en kısa yol olan İran güzargahını
tercih etmek yerine İran ve Rusya yı bypass eden doğu batı koridorunu
desteklemektedir. Amerika Azerbaycan’dan başlayarak Gürcistan ve Türkiye
üzerinden Batı pazarına ulaşacak olan boru hattı projelerini desteklemektedir.
Hazar Havzası Enerji Kaynakları Üzerine
Rus Dış Politikası
Rusya için
Orta Asya ve Hazar bölgesi, arka bahçe veya yakın çevre olarak adlandırılan
stratejik öneme sahip bir bölgedir. Enerji kaynaklarını bir politika aracı
olarak kullanarak, tüm dünyaya karşı, Orta Asya ve Hazar bölgesinde etkisini
yeniden kurmak istemektedir. Rusya’nın Hazar bölgesindeki dış politika amaçları
şu şekilde özetlenebilir: Rusya’nın güvenliğini ve jeopolitik menfaatlerini
teminat altına alabilecek şekilde dost bir tampon bölge sağlamak; Rusya
içlerine yayılabilecek veya sınır uyuşmazlıklarına yol açabilecek etnik
gerginliklerden kaçınmak için bölgede istikrarı temin etmek; Azerbaycan,
Kazakistan ve Türkmenistan petrol ve doğalgaz kaynaklarından azami istifade
etmek; yabancı güçlerin bölgeye girişini engellemek ve bölgedeki Amerikan
varlığını zayıflatmak.[1]
Rusya bölge üzerinde etkisi artırmak ve eski SSCB devletleriyle ilişkilerini
güçlendirmek amacıyla CSTO (Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü) ve CIS
(Bağımsız Devletler Topluluğu) örgütlerini kurmuştur. Rus gaz tekeli Gazprom
Hazar enerji kaynakları üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmaktadır. Hazar enerji
kaynaklarının dış pazara ulaşımında dominant bir role sahip olan Rusya,
Avrupa’nın gaz ihtiyacının 4 de 1 ini karşılamaktadır. Rusya kendisinden başka
herhangi bir devletin Avrupa pazarına ulaşımını engellemeye çalışmaktadır. Tam
bu noktada Hazar havzası enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya
taşımayı planlayan ya da taşıyan AB ve ABD destekli projelere şiddetle karşı
çıkmaktadır. Ekonomik kalkınmada çok büyük paya sahip olan enerjinin Rusya
tarafından kolaylıkla bir dış politika silahı olarak kullanıldığı açıkça
görülmüştür. Rusya’nın yaşanan siyasi krizler karşısında Gürcistan’a ve
Ukrayna’ya gaz akışını kesmesi çok ciddi eleştirilere neden olmaktadır. Tüm
bunlar Rusya’nın güvenilir bir enerji partneri olmadığını ortaya koymaktadır.
(diğer yazıma Hazar Havzası Enerji Kaynakları Üzerine Çin, AB ve Türk Dış
Politikası ile devam edeceğim.)
[1] Fırat
Purtaş, Hazar Bölgesi’nde Rekabetin Yeni Boyutu: Silahlanma Yarışı, 1 Ekim
2004, http://www.turksam.org/tr/a307.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme