Hazar
Havzası Enerji Kaynakları Üzerine Çin Dış Politikası
Çin için hayati
önem taşıyan enerji kaynaklarının güvenli bir şekilde ulaşımını sağlayan bu
boru hatları aynı zamanda Kazakistan ve Türkmenistan’ın Rusya’ya ve diğer
batılı devletlere olan bağımlılığını azaltmıştır. Çin’in izlediği stratejilerin
temelinde yatan neden artan enerji ihtiyacının Hazar Havzası’na komşu olan
devletler aracılığıyla karşılanmasının yanında Türk Cumhuriyetleri’nin Çin’in
Sincan eyaletindeki Uygur ve Kazak azınlıkları milliyetçi ve islami duygularla
harekete geçirebileceği olarak özetlenebilir. Çin için Sincan kaçınılmaz bir
öneme sahiptir. Çin’in topraklarının altıda birini kapsamasının yanında enerji
kaynaklarının 4 de 3 ü bu bölgede bulunmaktadır. Ayrıca Kazakistan-Çin boru
hattının ulaştığı bölge de burasıdır. Bu nedenle, Şangay İşbirliği örgütünün
kurulmasını sağlayan Çin kendi toprakları içindeki azınlıkları destekleme
potansiyeline sahip olan Türk Cumhuriyetlerini de kontrolü altına almış
bulunuyordu.
Hazar
Havzası Enerji Kaynakları Üzerine AB Dış Politikası
Büyüyen ekonomisi ile AB
enerji tüketimine ihtiyaç duymaktadır. AB’nin toplam petrol tüketiminin %82’si
ve toplam doğal gaz tüketiminin %57’si AB sınırları dışından karşılanmaktadır.[2]
AB’nin
dış enerji kaynaklarına bağımlılığının artması sonucu, Orta Doğu, Hazar bölgesi
ve Rusya ile yakın ilişkiler kurulmaktadır. Rusya AB’nin doğal gaz ihtiyacının
¼ ünü ve petrol ihtiyacının yarısını karşılayarak AB enerji piyasasında
dominant bir role sahiptir. Bu yüzden, AB enerji tedarikçilerini Hazar Havzası’nın
zengin enerji kaynaklarına yönelerek çeşitlendirmeye çalışmaktadır. AB’nin gaz
tedarikçilerinin çeşitlendirilmesinde en önemli proje olan Nabucco, Hazar
Havzası’nın, İran’ın ve Ortadoğu’nun doğal gazını Türkiye üzerinden
Avusturya’ya kadar taşımayı hedeflemektedir. Ancak son zamanlarda Iran ile
artan siyasi krizler bu ülkenin projeye katılma ihtimalini düşürmüştür.
Hazar Havzası Enerji Kaynakları Üzerine
Türk Dış Politikası
Cumhuriyet
tarihi boyunca sınırlı enerji üretimiyle Türkiye enerji ithalatçısı bir
ülke konumuna gelmiştir. Toplam enerji ihtiyacının %60’ ını dışarıdan
karşılayan Türkiye doğal gaz ithalatının %65’ini Rusya’dan sağlamaktadır. Doğal
gaz ithalatının büyük bir bölümünü tek kaynaktan karşılayan Türkiye enerji
tedarikçilerini çeşitlendirme gereksinimi duymaktadır. Türkiye’nin enerji
ithalatına bağımlılığı sanayileşme çabası ile paralel olarak gelecekte artarak
devam edecektir. Türkiye’nin enerji çeşitliliği sağlamasında Hazar Kaynakları
Rusya’ya alternatif olarak ortaya çıkmaktadır. Kendi enerji ihtiyacının
karşılanmasının yanında açık denizi olmadığından uluslararası pazara açılma
olanağı Rusya ve İran ile sınırlı olan Orta Asya ülkelerine alternatif bir
güzergah sunarak bölgedeki rolünü artırmaya çalışmaktadır. Bununla bağlantılı
olarak Türkiye Doğu-Batı enerji koridoru projesine destek vermektedir. Doğu-Batı Enerji Koridoru özünde Kafkasya ve
Orta Asya ülkelerinin enerji kaynaklarının Batı pazarlarına güvenli ve çeşitli
güzergahlardan ulaştırılmasını öngörmektedir. Bu koridor, Bakü-Tiflis-Ceyhan
Ham Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal gaz Boru Hattı ile Hazar
Geçişli (Türkmenistan- Türkiye-Avrupa) Doğal gaz Boru Hattı ve Nabucco
projelerini kapsamaktadır. Bu projeler aynı zamanda Türkiye’nin petrol ve gaz
ithalatında kaynak çeşitliliği, arz güvenliği ve arz sürekliliğinin
sağlanabilmesi için çok önemlidir. Bunun yanında Türk Cumhuriyetleri’nin
Rusya’ya olan bağımlılığını büyük oranda azaltacak olan bu proje Türkiye ile
Türk Cumhuriyetleri arasında organik bağın kuvvetlenmesini sağlayacaktır.
Hazar
Havzası, Türkiye-Amerika ilişkileri için bir işbirliği sahası olurken, genel
niteliği “ekonomik işbirliği ve siyasi rekabet” olan Türkiye-Rusya
ilişkilerinde, özellikle enerji nakil hatları konusunda, rekabetin en yoğun
yaşandığı bölge olmuştur.[3]
Türkiye ile Rusya’nın siyasi açıdan rakip olarak görülmesinde birçok etken rol
oynamaktadır. Bunların başında Rusya’nın “yakın çevre” olarak kabul ettiği
bölgenin Türkiye içinde yakın çevre olduğunu reddetmesi gelmektedir. Bunun
yanında, Rusya’nın PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmemesi, Rusya açısından
ise Türkiye’nin Çeçenler’e destek verdiği iddiası ilişkilerin sorunlu boyutunu
oluşturmaktadır. Tüm bunların altında yatan sebep Hazar Havzası enerji
kaynakları üzerindeki Rus-Türk rekabetidir. Öte yandan Türkiye’nin İran’ı
bypass eden ABD destekli projelerde yer alması İran tarafından da tepkiyle
karşılanmaktadır. Ancak, Türkiye’nin toplam doğal gaz ithalatının %80 ‘inin
Rusya ve İran tarafından karşılandığı düşünüldüğünde Türkiye’nin Rusya ve
İran’ı dışlamayacak denge politikalarını üretmek zorunda olduğu
gözlemlenmektedir.
[3] Aslıhan
P. Turan, Hazar Havzasında Enerji Diplomasisi, 61. Erişim Tarihi 13 Ağustos
2012, http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/makaleler/Hazar%20Havzasinda%20Enerji%20Diplomasisi.pdf
[2] European
Commission, “An Energy Policy For Europe”, COM(2007) 1 final, Brussels,
10.1.2007.
[1]
Türkiye Uluslararası
İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi “Rusya-Ukrayna Doğal gaz Krizi ve
Çin” http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?yazi=723&kat=29 12.01.2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder