NATO’nun temel olarak ilk amacı siyasi ve askeri alanlarda
iş birliği yaparak ortak güvenliği sağlamak olmuştur. Son 20 yıl boyunca NATO
bunu ilke edinmiş ve Avrupa düzenini sağlamaya çalışmıştır. Bundan dolayı
NATO’nun genişlemeye çalışması iyi bir fikir olarak görülebilir, ancak ölü bir
düşünceden öteye geçememektedir. Bu genişleme çalışmasını bitiren olay
Rusya’nın Gürcistan’a saldırması olmuştur.[1] Eğer Gürcistan NATO’ya üye olsaydı, NATO
Rusya ile savaşmak zorunda kalacaktı. 2008 yılından günümüze Rusya’ya
baktığımızda Hazar denizinde çıkarlarını korumak için nükleer silah
kullanabileceği apaçık ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı bu bölgeden gelebilecek
tehditler için önlemler alınmaya başlanmıştır.
Türkiye her yönde ağır bir rol üstlenecek ise daha çok
askeri alanda yenilik yapması gerekecektir. Şu son 10 yılda Türk hükümeti ile
askeri ilişkiler sıfırdan değişmiştir. Geçmiş Türkiye’ye baktığımızda halen de
devam eden bir terör sorunu vardır. PKK terörünü bitirmek için NATO’yu devreye
sokmaya çalışsa da Türkiye, Amerikan engeline takılmış ve terörizmin NATO’nun
5. maddesine girmediğini savunulmuştur. Ancak nasıl oluyorsa bir kez oldu, o da
11 Eylül saldırıları sonucu NATO devreye sokulmuştur ve bu bir çelişkidir. Son
zamanlarda da NATO Füze Kalkanının Türkiye de koşullandırılması ve
somutlaştırılması olayı tavan yapmıştır. Şöyle ki oğul Bush zamanına
baktığımızda Çek Cumhuriyeti ve Polonya, ve Obama zamanında ise Bulgaristan ve
Türkiye’ye füze savunma sistemleri kurulmuştur. Türkiye bu füze kalkanlarının
kurulması sırasında İran’ın tehdit listesinden çıkarılması gerektiğini
belirtmişti ve bu sebeple erken uyarı sistemi kurmak istedi. Çünkü İran’ın
füzeleri Türkiye’den başka bir NATO ülkesini vuracak menzilde değildi. Aslında
bu istek Amerika tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Çünkü onlar için asıl
tehdit İran’dı ve bu durum Amerika’nın Türkiye yönetimi üzerine düşündürdü.
Ancak zaman gösterdi ki Türkiye-İran ilişkileri bir çıkar noktası olabilirdi.
Bu füzeleri Rusya’da istememişti. Çünkü hala eski Sovyetleri kendi toprakları
sayıyor ve bu nedenle Avrupa’nın savunmasız kalmasını istiyordu. Aslında Rusya
füze kalkanını kendi oyununu sıfıra indirecek olmasından dolayı istemiyordu.
ABD füze kalkanında itici bir güçtür ve bu gibi askeri
harcamaları kendi ülkesinde savunma harcamaları adı altında milli gelirin %
4’ünü kullanmaktadır. 10 yıllık bir süreç göz önüne alındığı vakit Amerika’nın
2008 krizi başlayan dönem ile 2010’a varan dönem arasında büyüme hızı sıfırın
altındadır. Amerika’da gayrisafi milli hasılanın borca oranı 2000 ve 2008
yılları arasında % 56 ile % 64 arasında gidip gelmişken, 2008 ve 2012 dönemi
arasına baktığımızda bu borç milli hasılanın % 65 ile % 94 arasında olduğunu
göstermekte ki, bu durum büyüme ve dış politikalar açısından bir engeldir.[2] Mesela başka bir örnek vermek gerekirse
tsunami felaketinden sonra Japonya’nın milli hasılaya göre borçlanması % 220’yi
bulmuştur. Amerika git gide yaşlanan bir ülkedir. Bununla beraber sağlık
harcamaları artmakta ve kaçınılmaz sonuç olarak da borçları artmaktadır. Bu
durum böyle giderse borcun milli hasılaya oranı % 200’leri bulacaktır. Bundan
dolayıdır ki, Amerika bu borcunu kapatmak için diğer harcamalarını kısmak
zorunda kalacak ve bunların en başında savunma harcamaları olacaktır. İşte
burada devreye NATO girmekte ve Amerika’nın yardımına koşmaktadır. Bu sayede
NATO güvenlik alanında iş birliğine giden ulusların ortaklıklarının odak noktası
haline geldi. Amerika kendi üstünlüğünü kullanarak muhtemel tehdit unsuru
gördüğü ülkeleri NATO aracılığıyla bir takım önlemler almaktadır. İşte bunun en
önemli örneklerinden biri Malatya Kürecikte kurulan NATO füze kalkanıdır ve
tehdit ise bilindiği gibi İrandır. Gerçek sorun aslında kapanan bir Batı
Dünyası ve tehdit olarak algılanan Doğu Dünyasıdır. Batı kimseyi içeri
sokmamakta ve kendi içerisinde komplo teorileri üretmektedir. Doğu ise hem
kendi içerisinde ki huzursuzlukla hem de doğal kaynaklarının verdiği saldırı
önceliğiyle yaşaya durmaktadır.
_________________________________
[1] American Foreign Policy
Council Vice-Preident Ilan Berman “Another Nail in NATO’s Coffin” http://www.afpc.org/blog/?p=32 29-08-2008
[2] Nick Schulz “America is out of control and transatlantic relations”
27-05-2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme