çağhan sarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çağhan sarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Çağhan Sarı - Savaş Millet!

Amerika Birleşik Devletleri'nde yayınlanmış olan bir çok çalışmada, devlet egemenliğinin tesisi, toplumun şekillendirilmesi, "yaşatma" prensibi için savaş gerekliliğine vurgu yapılmaktadır. Savaşın erdeminden faziletine kadar bir çok belgesel ve Hollywood filmleri de cabası. Amerika Birleşik Devletleri'nde silah üretimin özel sektörde olması savaş=para, savaş=devletin tesisi gibi denklemleri de beraberinde sorgulatıyor. Böyle bir girişte bulunmanın nedeni de bir kaç soruyu sizlerle paylaşma ihtiyacımdan kaynaklanıyor.

Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonra süratle modernite hareketinde. Bu hareketin içinde milliyetçiler de bulunuyor. Ancak – Hakkı Öznur'un da tespitiyle- kısa bir süre sonra bu milliyetçi akım, Kurtuluş mücadelesinde ve cumhuriyet sürecinde yer alsa da salt batılılaşma taraftarları karşısında güç kaybediyor ve Türkiye nasyonalist bir çağ yaşamadan moderniteyle yola devam ediyor. Ardından İkinci Dünya Savaşı ve savaşın sonunda dünya konjonktürüyle batı demokrasisi cephesine geçiliyor. Demokrasinin geleneği oturdu mu oturmadı mı sorusu burada ilk soru olarak belirecek iken askeri darbelerle kesilen yıllar ve anayasa boldu dardı tartışmalarını yaşıyor. Nitekim 1980lerden sonra dünyada genel siyaset tekrar değişiyor Türkiye liberalleşmeye son hızda giriyor. Merkantalist bir evre yaşamamış, Fransa'da -V.Hugo gibi isimlerin olduğu- nasyonalist dönemi tamamlamamış bir dönem. Hatta zamanında Türkiye'de ırkçılık yapıldı tartışmalarına en güzel cevabı Türkkaya Ataöv vermişti. Türkiye'de Rosenbergler ve Gabinolar gibi ırkçı teorisyenler mi oldu da diyerek set çekiyor.

6 Nisan 2015 Pazartesi

Çağhan Sarı - Dumlupınar Faciası

4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Nara burnu açıklarında İsveç Bandıralı Naboland şilebi ile Dumlupınar denizaltımızın kazası saatler içerisinde tüm ülkeyi yasa boğdu. 81 deniz aslanı Çanakkale'de şahadete ulaştı. Yıllar sonra Dumlupınar için şiirler ve kitaplar yazıldı, belgeseller çekildi. Nisan sayısında Dumlupınar'ı bir kez daha hatırlamak vesilesi ile yazıyoruz.

Dumlupınar denizaltısı Balao sınıfı olarak İkinci Dünya Savaşı yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nde yapıldı. 24 Nisan 1944 tarihinde USS Blower adıyla hizmete başladı. Newland denizaltı üssünden ayrılan Blower ilk cephe görevi için Panama'ya giderken bir devriye botuyla çarpışarak talihsiz bir başlangıç yapmıştır. Blower'in yara aldığı yer, yıllar sonra onun son yarasını alacağı yerdir. Savaş sonunda Amerika, yardım programı kapsamında 1950 yılında Blower denizaltısını ülkemize hibe etti. Adı Dumlupınar oldu. Dumlupınar'la beraber Amerika'nın hediye ettiği diğer denizaltıya da Çanakkale adı verildi. Denizaltı, Türk heyeti tarafından 10 haftalık bir eğitimin ardından donanma ile ülkeye geldi. 19 Aralık'ta İstanbul boğazında amiral gemisi Yavuz'un top atışları altında denizaltının donanmaya katılma töreni tamamlandı. Ancak Dumlupınar denizaltısının makus talihi yeni filosunda da devam etti. Dumlupınar'ın iki defa kanatlarının kaza geçirmesi ve daha önce Dumlupınar adını taşıyan İtalyan yapımı bir başka denizaltının da 1949′da kaza yapması uğur ve uğursuzluk inancının güçlü olduğu denizciler için düşünüldüğünde insanı müteessir eden bir başka detaydır.