ali fuat cebesoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ali fuat cebesoy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2014 Pazartesi

Çağhan Sarı - Emin Sazak ve Siyasal Yaşamı

Sazak ailesinin Türk siyasetinde önemli bir yeri vardır. Milli Mücadele'ye Cumhuriyetin ilk yıllarına uzandığımızda Emin Sazak'ı, sonraki yıllarda da oğlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gelmiş geçmiş en başarılı bakanlarından Gümrük ve Tekel Eski Bakanı Gün Sazak'ı görmekteyiz. Gün Sazak'ın oğlu Süleyman Servet Sazak ta babası ve dedesi gibi siyaset yaşamında rol üstlenerek 21. Dönem Eskişehir Milletvekilliği yapmıştır. Emin Sazak'ın diğer oğlu Güven Sazak'ta bilindiği üzere bir dönem Fenerbahçe Spor Kulübünün başkanlığında bulunmuştur. Ailenin büyükbabası Emin Sazak, CHP'de ve DP de milletvekilliği yapmış, ülkenin kalkınma hamlesinde aralarında Nuri Demirağ'ın da olduğu sayılı müteahhitlerden idi. Eskişehir'in Mihalıççık İlçesinden olan Sazak ailesinin Emin Sazak'ın yaşamına kısaca değinelim.

7 Ağustos 2014 Perşembe

Çağhan Sarı - Atatürk'e Dair

İki yıl önce bir sosyal paylaşım sitesinde yazmış olduğumuz bu Atatürk yazısını burada yayınlıyoruz. Ufak bir kaç düzeltme ve ekleme yapılmıştır. Yazı içerisinde yer alan bilgiler hakkında daha çok detaya ulaşmak isteyen okuyucularımız için bir de kaynakça bölümü eklenmiştir. 

 Atatürk, Saygıyla Değil Sevgiyle Anmak 

Aslında bu yazının özeti sayılabilecek bir paragrafı, onun ölüm yıl dönümünde yazmıştım. Ben Atatürk’ü çok seviyorum. Yetiştirilmemden midir yoksa çocuk yaşta tarih merakımın çemberinden midir bilmiyorum. Bazı insanlar tarihte liderlerine sevgi beslemişlerdir. Bende de o sevgiden var mı diye düşünüyorum. Ama ona olan sevgim siyasi fikirlerime hatta onun da üzerinde gündelik politikanın kirli polemiklerine, iğrenç çıkar çarklarına karışmıyor. Nitekim siyasi etiketlenme tabiri ile etiketlendiğimiz süreçte Kemalist diye etiketlenenlerle pek anlaşamıyorum. Sade sevginin tesiri ile yazıyorum bu satırları. Biraz önce Sarı Zeybek Belgeseli yayınlanıyordu ve izlerken yine ağladım. Tıpkı 7-8 yaşlarımda ağladığım gibi. Ben her 10 Kasım’da ve yılda bir iki kez yolum düşen Anıtkabir’de ona dua ediyorum. Nitekim sevdiğimiz ölünce onun arkasından dua okunur. Ben onu saygıyla anmıyorum. Saygıyla anıyoruz diyenleri yadırgıyorum. Saygı bize ilkokul sıralarında bile bir nezaket gereği sevmeseniz de saygı duyun olarak öğretilen bir duygu idi. Anılan bir insan ölü ise zaten SAYGI şarttır bildiğim kadarıyla İslam dininde. Ötesinde anılıyorsa saygı elzemdir yine...