20 Eylül 2012 Perşembe

İslamofobi vs İslamodium ve Oryantalist Çok Eşlilik Bakışı

Yazacaklarım özellikle bayan arkadaşlarımızı rahatsız edecek ama yazmadan da edemedim:

Yine yazacaklarım benden önce bu konuda kalem oynatanlara doğrudan yahut dolaylı bir eleştiri değildir. Kendimce modernleşme kıskacına düşmüş "Ümmeti Muhammed"in içinden "Bizanstan geçme hastalıklarımıza" dair bir fasıladır.

İslamofobi, karikatür krizleri, ifade özgürlüğü, İslam, aktüel, kin, nefret ve pasif agresif saldırılar...

Kime ve neyi anlatmak istiyorsunuz?

5 Eylül 2012 Çarşamba

Harf Inkılabına ve Eğitime Dair -I-

Not: Metin Münir'e ait linkteki yazıya dair bir eleştiridir. Yazı bir e-posta olarak kaleme alındığından uslubu makale uslubunda değildir; affınıza sığınarak yayınlıyorum.

Link: http://ekonomi.milliyet.com.tr/bana-kotu-egitim-sistemi-goster-sana-musluman-ulke-gostereyim/ekonomi/ekonomiyazardetay/17.05.2012/1541415/default.htm

Öncelikle bir konuya açıklık getirmek gerekir; birbirinin yerine eş anlamlı gibi kullanılan üç kelime birbirinin aynı değildir.

3 Ağustos 2012 Cuma

Kod 8/8/8 Soğuk Savaş Yeniden


Not: Bu yazı Marmara Üniversitesi Rektörlüğünce elim bir şekilde kapatılan Türk Kültürü Kulübü'nün yayın organlarından biri olan "Türküm" dergisinin 2009 yılı ilk sayısında yayınlanmıştır. Yazılma tarihi 12.9.2008'dir.

Neo-liberalizm misyonerlerinin, Batı taraftarı teorisyenlerin bir “idea”sı olarak dillerinden düşürmedikleri “Yeni Dünya Düzeni” sürekli şekilleniyor. Bunun meyvesi olan Büyük Ortadoğu Projesi kısa bir süre sonra Genişletilmiş Ortadoğu projesi olarak gömlek değiştirdi. Ancak yaşanan süreçler gösteriyor ki uygulanmak istenen hâsılı evvelinde “Avrasya Projesi”dir. Kukla devlet, Petro-devlet, Haydut devlet gibi sıfatlar üreterek ve bunları destekleyici gerçekleştirmelerinin beraberinde hala tartışma konusu olan terör eylemlerinin ışığında ABD için güneş dün olduğu kadar parlak değildir.

29 Haziran 2012 Cuma

Neveser Kökdeş ve Şeker Pembesi Romanlar



“Kuş olup uçsam sevgilimin diyarına
Saçından bir tel alsam ah taksam başıma
Söylesem sevgimi, kalbimi açsam ona
Aşkımın çiçeğini taksam başına
Sözleri ah sitemkâr kıskanır beni yakar
Nazlanır yalvarır ah o güzel yar
Söylesem sevgimi kalbimi açsam ona
Aşkımın çiçeğini taksam başına”


27 Haziran 2012 Çarşamba

Bir İdeal ve Liderlik Örneği Olarak Alparslan Türkeş

Yine biliyorsun ki sevmedim ülküden başkasını
Başı dumanlı dağları, dolunayı, ufukları
Bir de Çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı
Önce Allah, sonra genlerim şahit
Sevgimi üçbin yıl sonra doğacak torunuma yolluyorum
Trahomlu şairler doğruluyor masaların altından
Parmakları fahişelerin karanlık saçlarında
Benim kalemimden kan değil; süt damlıyor
Geceler boyu böyle geleceği emziriyorum
Kahrolayım; sevmedim ülküden başkasını
Bir de seni çok seviyorum

Dilaver Cebeci

                                         
Siyaset; insanoğlunun antik çağlardan beri sürdüregelir olduğu yönetim biçimleri sanatıdır. Sosyal bir varlık olarak insan, birçok konuda olduğu üzere “yönetim” hususunda da bir uzmanlaşmaya, uzmanlaşarak gelişmeye ve gelişerek ilerlemeye ihtiyaç duyar. Antik çağlarda soylular yahut kutsiyet atfedilen seçilmişler tarafından gerçekleştirilen bu eylem, günümüz modern insanına ulaşana kadar sayısı bilinmeyen adette kabuk değiştirmiştir.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Nomadların Mâtemi


Aradan yüzyıllar geçse de                
İnsanlar hala anlamıyordu                 
Nasıl bir ordu, nasıl bir millet
Bunca gemisini karadan                    
Atlarını denizden yürütüyordu         
Oysa “fetih” muştusundan belli idi  
Özenerek yaratmıştı Yaradan

Henüz çocukluk yıllarımda okuduğum ve hayatımda mühim bir yer edinerek belki tarihi bana sevdiren kitapta okumuştum bu şiiri. “Türklerin Altın Kitabı” isimli saman kâğıdına muhtemelen ben doğmadan önce basılmış; vakti zamanında Tercüman gazetesi tarafından okurlarına hediye edilmiş bir kitaptı. Kapağında, şiirin tasvir ettiği bir ufak tablo vardı. Tablonun tamamı ise içerisinde saklı olarak Peçenekler kısmında bulunuyordu. Başında börkü, elinde tuğu, belinde kılıcı, sırtında sadağı ve oku bulunan; atı üzerinde Yunan Tanrıları’nın ulaşamayacağı bir azametle ordusunun Marmara Denizi’nden at sırtından geçişini seyreden bir başbuğu tasvir ediyordu.  Selçuklu döneminde kendi milleti ile savaşmayı reddederek Bizans lejyonundan ayrılan bir bölük bir sonraki sayfalarda anlatılıyordu…