14 Nisan 2014 Pazartesi

Global Planlarda Tasavvuf

Dr. Hayati BİCE (bu önemli yazıyı daha yaygınlaşması maksadı ile affına sığınarak "izinsiz" yayınlıyoruz.)

(İlk Yayını: 28 Temmuz 2009 Salı)


Yakınlarda CNNTurk.com websitesinde tercüme olduğu hemen anlaşılan “Radikallerle mücadele için tasavvuf telkini” başlıklı ilginç bir haber yayınlandı. (1) “Cezayir'de radikal direnişçilerle mücadele için, hükümet tarafından tasavvuf düşüncesinin telkin edileceği”ni bildiren 8 Temmuz 2009 tarihli bu ‘ilginç’ haber şu şekilde devam ediyordu: “Polis baskınları, gözaltılar ve silahlı çatışmaların fayda vermediğini gören Cezayir hükümeti, radikal direnişçilere sufi yaklaşımı benimsetmeye çalışıyor. Cezayir Diyanet İşleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, hükümet tarafından tasavvuf anlayışını anlatmak üzere bir televizyon ve radyo kanalı kurulduğu; kurulan bu kanallar sayesinde "Selefi ideolojinin Cezayir'in doğasına uygun olmadığı, insanların barışçı, hoşgörülü ve açık görüşlü geleneksel İslam'a dönmesinin teşvik edileceği" belirtildi.

27 Mart 2014 Perşembe

O. Berat Çelebi - Sevmediğim Muhsin Yazıcıoğlu

Bir 25 Mart'ı daha geride bıraktık. Bir beklenti içerisinde olsa bile. Bir kısım menşei meçhul kasetlerin yayınlanması ile ilgili idi dile getirdiğim bu beklenti. Tarih 25 Mart olunca içerimizde bir burukluk yaşanıyor. Hepimizin bildiği üzere 2009 yılında o elim günde şehid edildi, Muhsin Yazıcıoğlu. O'nun arkasından Türk Milleti'nin genel hasletinden ötürü müdür, yoksa söylenememişlerin söylenmesi mi bilmem; lakin birçok över nitelikte yazı gördüm sosyal medyada... "Sevmediğim" Muhsin Yazıcıoğlu hakkında iştirak ettiğim ve etmediğim hususları yazımın ilerleyen kısımlarında ifade etmeye çalışacağım:

8 Mart 2014 Cumartesi

Bu Kaotik Durum Karşısında Milliyetçi Duruşun Getirdiği Davranış Modeli

Üstnot: Yayınlanan bir önceki yazı ile peşpeşe okunması tavsiye olunur.

“İmanımdan sonra inancım devletim, tarih boyu bu kadar küçük düşürüldün mü sen?” diye bugünlerde kendime sık sık sorar oldum. Galiba cevabını kendi kendime dahi söylemeye korkar bir psikoloji içerisindeyim ki devamını getirmek konusunda mütereddit bir tavır çiziyorum. İktidar Partisi'nin kendinden olmayanın yaşam haklarını sınırlayıcı tavırlarından özellikle memuriyet ve iş hayatı politikalarından rahatsız biri olarak yine de bir burukluk yaşamıyor değilim. Bunun sebebi hasleten dış basında vuku bulan bizim iç haberlerimiz. 

6 Mart 2014 Perşembe

Faili Meçhul Fitne Politiği

"Bir kavim kendi nefsini değiştirmedikçe
Allah onların durumunu değiştirmez"
[Ra'd: XIII/11: “İnna'llahe lâyuğayyiru mâ 
bi-qavmin hattâ yuğayyirû mâ bi-enfüsihim"]


Çok zaman değil bir iki hafta önce akşam saatlerinde kitap okuduğum sakin saatlerde bir çay arası vermiştim. Haberlere bakmak maksatlı internete girmiştim ki bir fırtınanın koptuğuna tanıklık ettim. “başçalan” takma adı kullanan bir tivitter hesabından Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile diyalogları ile yayınlanıyordu. Bundan tam bir hafta önce gerçek kişi olduğuna pek inanmadığım “fuatavni” takma adlı bir hesaptan rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehid edilmesi ile alakalı olarak bazı iddialar paylaşmıştı ki bunların birçoğu şahsi kanaatim suikastin Başbakan’ın bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini ima ediyordu. Bu arada verilen fetvaları[1] da ayrıca hatırlatmak isterim.

Sosyal medyanın bir silah olarak kullanıma ilişkin daha önce birkaç yazımda ismini anmış olduğum “Netwar[2] adında yeni bir operasyon metodunu ortaya atan John Arquilla’nın oluşturduğu fitne tohumları kimi ellerce yeşertildi ve meyvelerini vermeye başladı. Ne hikmetse ilk ürünler ise “Bereketli Hilal[3]” denilen coğrafyanın da içerisinde bulunduğu “Ortadoğu”da ortaya çıktı. Görüyorum ki birileri Türkiye’deki iktidarı ya gerçekten değiştirmek istiyor, ya da belli bir kemikleşmiş kadrosu ve tabanı olmayan Türkiye’nin iktidar partisinin seçmen kadrosunu marjinalleştirerek ve radikallik oranını arttırarak daha da kemikleşmiş bir iktidar potansiyeli oluşturmak istiyor.

Durmuş Hocaoğlu Dizisi’nin İlk Kitabı Okurlarını Bekliyor

KOCAV Yayıncılık, Kültür Ocağı Vakfı’na gönül veren hocalarımızdan rahmetli Durmuş Hocaoğlu’nun “Laisizm’den Milli Sekülerizm’e” adlı kitabını yayımladı. Daha önce Selçuk Yayıncılık tarafından basılan kitap, KOCAV Yayıncılık bünyesinde yeniden yayına hazırlandı. KOCAV Yayıncılık’ın beşinci kitap olan bu kitap aynı zamanda Durmuş Hocaoğlu Dizisi olarak devam edecek kitapların ilki olma özelliğini de taşımaktadır.

31 Ocak 2014 Cuma

Unutulacaksın Mehmed'im


Durmuş Hocaoğlu’ndan tarafından yazılmış gidişat hakkında şiddetli bir uyarıyı benim eklediğim "Unutulacaksın Mehmed'im" ekleri ile metni aşağıda bulabilirsiniz:

Eğer bu alçak manevra tutarsa, unutulacaksın Mehmed'im;

29 Ocak 2014 Çarşamba

Durmuş Hocaoğlu'na "Sagu"

Durmuş Hocaoğlu

"Kıyamet gününde âlimlerin mürekkebi ile şehitlerin kanı tartılır, âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanından ağır gelir." - Hadis-i Şerif