13 Temmuz 2014 Pazar

Dünyaya Neden Batı Hükmediyor (Şimdilik)



Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi ve İnsanın Hikayesi'nden sonra bu tarzda okuduğum 3. kitap. Ne kadar başarılı olacağımı bilemeden bu 820 sayfalık kitabı özetlemeye çalışacağım.

Ian Morris kitabında, tarihi ele alma zamanını çok öncelere götürerek olayı homo habilis'e kadar götürüyor ama genel olarak ele aldığı zaman aralığı gerçek anlamdaki son buzul çağı bitişi olan MÖ 12000 ile günümüz dünyası. Kitabın başlangıç bölümlerinde henüz doğu-batı ayrımı yapılmadan ilk insanların hayata tutunuşları ve varlıklarını sürdürebilmek için neler yaptığından bahsediyor. İlerleyen sayfalarda Afrika'dan çıkıp Avrasya boyunca yayılmış insanların yerleştiği ilk bölgeyi bizim (en azından benim) bildiğimiz Mezopotampa bölgesinde biraz daya yukarı çıkarıp bizim Güneydoğu Anadolu, Suriye'nin güneybatısı ve İran'ın güneydoğusu arasındaki üçgensel bölgeye yerleştiriyor. (Kitap'taki adı ile Hilly Flanks: http://en.wikipedia.org/wiki/Hilly_Flanks) Ve batı uygarlığının başlangıç noktasını da bu bölge olarak konumluyor. Tahmin edilebileceği gibi doğunun başlangıcı da (ve batının zaman içinde değişen merkezlerinden farklı olarak taih boyunca neredeyse hiç değişmeyecek şekilde) Çin bölgesi oluyor.

11 Temmuz 2014 Cuma

Soykırım Kabul Edilen ama Sorumlusu İlan Edilmeyen Vahşet

Evet. Srebrenitsa’yı kastediyoruz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın gördüğü en büyük katliam olan Srebrenitsa. Lahey Adalet Divanı’nın soykırım olarak tanıdığı ama sorumlusu olarak Sırbistan’ı görmediği Srebrenitsa. Suç şahıslarındır devletlerin değil ilkesinin uydurulduğu Srebrenitsa. 

10 Temmuz 2014 Perşembe

Bir Harita, Bir Karikatür ve Bir Yorum

Son dönemlerde iyi analiz yazılarını bulmak güçleşir oldu. Belki siyasi gündemin hengâmesi ve Ortadoğu’nun -ki bu kelimeyi söylemeyi nefret ettiğim için olumsuz olarak kullanıyorum- geçenlerde bir dost meclisinde yaptığım üzere tam manasıyla Kûfe Ahalisi olmasından hareketle belki de işin içine biraz da nefsim karışıyor ve kendimce bir sürü kusurlar üretiyorum…

Evet, yazıyı kaleme almamdaki ana neden başlıktan anlaşılacağı üzere önce bir harita. Hem de ne "verem" bir harita. Dailysabah isimli İngilizce yayın yapan bir site tarafından yayınlanmış, ben oradan aldım. Benzer birçok sitede bu haritayı bulmak mümkün. Harita birazdan “bir karikatür” kısmından biraz daha açıklığa kavuşturacak olduğum malum; sahibi belli belirsiz, birçok kuklacısı olan, lakin birilerinin birileri aracılığıyla burun farkıyla öne çıktığı psikopatlar ve paralı askerler topluluğu “fundamentalist” terör odağına[1] ait 5 yıllık eylem planı çerçevesinde kendilerine çizdikleri harita. Tıpkı suratları gibi, kalpleri ve gönülleri gibi “kara” bir renkle belirtilmiş. Türkiye’deki cahil gazetecilerin her fırsatta belki cehaletlerinden, belki de domuzluklarından ötürü “İki Cihan Başbuğu” Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e ait mührü bu sapkınlara ait bir sembolmüşçesine yapmış olduğu yine “kara” nitelikli propoganda da hiç de bu terör örgütünün işlemiş olduğu cinayetlerden aşağı kalır bir kabahat değildir. Medyanın bu gibi yanlış yönlendirmeleri ile alakalı olarak bir hususu daha yazımızın ilerleyen kısımlarında mevzu edineceğiz.

A. Bir Harita

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Dağda Dervişlik Kolaydır

İkisi de Haçlılara* karşı I. Kılıçarslan komutasında savaşmış, lakin hemen hemen tüm askerleri şehit düşünce dervişlik ederek bölge halkını Müslümanlaştıran iki Alperen olan Hasan ve Erciyes Dağları'na isimlerine nakşedenlerin hikayesidir.



5 Temmuz 2014 Cumartesi

Çankaya Yolunda Krizlerin Tarihi -1-


Türkiye Devleti’nin şekli Cumhuriyet’tir ilanından 15 dakika sonra devletin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal oy birliği ile seçilmişti. İlk cumhurbaşkanının seçiminde bir demagoji, tartışma olması beklenemezdi. Nitekim tıpkı devlet fiilen cumhuriyet olarak yürümekte olduğu gibi meclis başkanı Mustafa Kemal de fiilen devlet başkanlığında idi. Ancak bu yıl on ikincisi seçilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimleri, ilkinden sonra daima hep tartışma ile geçti. Bazen bir darbe döneminin sona erişi olarak gerçekleşti. Bazense darbecilerin meşruiyet kazandırma nedeni, cumhurbaşkanlığı seçilmeyişi oldu. Şimdi biz bu yazıda ikinci cumhurbaşkanından başlayıp Sunay’ın seçimine kadar geleceğiz.

3 Temmuz 2014 Perşembe

Taht Oyunları veyahut "Game of Thrones" üzerine...

"İngiltere'nin ölümsüz kralı 
Arthur değildir, Shakespeare'dir"

Biraz da gündem dışı yazayım istedim... Siyasi gündemin hararetinden arada bir "nefeslenmek" adına biraz da uzaklaşmak lazım.

Türk Dünyası yazar konusunda bir hayli şanslı bir coğrafya idi, çok yakın zamanlara kadar. Fakat ne Cengiz Aytmatov, ne Cengiz Dağcı, ne Necati Sepetçioğlu, ne de Peyami Safa gibi büyük isimler layıkı veçhi ile itibar görmediğini biliyoruz. Öyle ki Yeşilçam Sinemamızın efsane filmi olan "Selvi Boylum Al Yazmalım" filmini düşündüğümüzde aklımıza "Türkan Şoray ve Kadir İnanır" gelir. Aslında bir Cengiz Aytmatov eseri olduğunu birçoğumuz bilmiyor ya da merak dahi etmiyor. Sağlık olsun diyelim ve devam edelim.

30 Haziran 2014 Pazartesi

Çağhan Sarı - Hoşbulduk, Görev Süresi Uzatılması Hakkında Tarihten Anekdot

Yakın bir zamana kadar ihmal ettiğim bir vazifeye memur olma kararını sevgili dostum O. Berat Çelebi'nin ikazı sonucunda aldım. Sevgili arkadaşlar, bugünden itibaren buradan size seslenebilme imkanına mazhar oluyorum. Evet. Aklıma Galip Erdem geliyor. Nitekim bu gün kayıtsız şartsız görüşlerin altına imza atabilme 'lüksü' yıllar  geçtikçe azalıyor. Fanatizmin girdabındakiler ayrı tabi. Kayıtsız şartsız görüşün altına imza atabilme fanatizm gereği değilse ERDEM'in Galip gelmesindendir.

Galip Erdem ilk yazılarını kaleme alacağı vakit, köşesinden okurlarına bir söz verdi. Okurlarına inandığı şeylerin hepsini yazamayabileceğini ama inanmadığı hiç bir şeyi yazmayacağını söyledi. Gel de bu sözün altına imza atma. Bilmiyorum onu sevmekten başka neler yaptım. Ama en azından onun bu ilkesine sonuna kadar bağlı kalma yemini ile hoş bulduk diyorum.