3 Ocak 2016 Pazar

Çağhan Sarı - Bir İhtimal Daha Var

Türkiye'nin tarihine baktığımızda öyle dergiler vardır ki sadece dönemini etkilemekle kalmaz. Arşivlerde yer alır, gün geçtikçe değerinden bir şey kaybetmeksizin -hatta araştırmacılar için değerlenerek- nesilden nesile okuyucular kazanır. Bu dergileri sıralamak gerekirse -elbet ismini sayamadıklarımız da olacaktır- siyaset yelpazesinin farklı cenahlarında yer alan Türk Yurdu, Ülkü, Töre, Akis, Kim, Yön, Kadro, Türk Kültürü hemen ilk başta akla gelen dergilerdir. Bu dergilerin belki en belirgin özelliği zamana karşı durabilmeleri, belirleyici motifleri ise yayınlandıkları periyotta ülke gündemini de etkileyebilecek kalibrede olmalarıdır. Nice derginin kaybolup gittiği ve pek azının yukarıda zikrettiğimiz şekilde yer edindiği matbuat camiasına her ay yeni yayınlar katılıyor. Öyle sanıyoruz ki böyle bir giriş yaparak sizlere takdimini yapacağımız derginin ellerinizle nereye kadar yükselmesi temennisinde olduğumuzu belli ettik. Şimdi yayın hayatına merhaba diyen bir derginin de yıllar içerisinde bu payede yer alıp almayacağını birlikte görme şansımız var. Bu dergi, 'İhtimal'dir. Niyet hâyır, akıbet hâyırdır.

2 Ocak 2016 Cumartesi

Aynayı Tuttum Yüzüme: Bir Durmuş Hocaoğlu Kitabına Girizgah, Düşük Şiddetli Devrim

Not: Yazı Dunyabizim adlı sitede -biraz kırpılarak- 2 Ocak 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Bir adam düşünün; 45-50 kilolar seviyesinde yüzünün kemiklerini ve parmaklarının eklemlerini rahatlıkla seçebileceğiniz. Gür bir sesle konuşur ve kendisini her kültür, her branştan ve her görüşten insana dinletir. Mülahaza, münazara ve yer yer de münakaşadan çekinmez. Günde bir iki saat ya uyur ya da uyumaz. Bir anda manyetik alan teorilerinden emsal verir ve bunu kozmoloji ile bağdaştırarak "sosyal" bir alandan misaller sunar.[1] Olayın ciddiyetine göre anlattıklarına zaman zaman sinirlenir. Sayısal, sözel gibi yalnızca üniversite imtihanlarına girişte var olan, lakin bilimsel hayatımıza müteessif bir şekilde tesir eden ucube ayrımlara takılmayan bilim adamlarına rast gelmek, her üniversite öğrencisi için eşine az rastlanır bir haslet olsa gerek. Alanı dışında zevkler ve meraklar ile öğrencisini aydınlatır ve muhakkak etki eder.

Ne var ki gün geldi. Azrail isimli melek görevini ifa etti ve O'nun takipçisi olan benim gibi birçok kimse fikren öksüz ve zihnen yetim kaldı. Rahmetli Hoca'nın ağır düşüncelerinin yükü altında gitgide zayıflayan vücudu yazılı gün geldiğinde, cismi âlemden ayrıldı. Kaybının üzerinden 5 sene geçti. Kendine has mühendis özellikleri ile felsefenin içinden bakışlarının damakta bıraktığı tat ve zihinde oluşturduğu farklı perspektifler açısından kendine köşe edinmiş birçok yazarın çok daha ötesinden olduğunu köşe sahiplerinin ağzından da işitiyorduk. 

21 Aralık 2015 Pazartesi

Türk Milliyetçilerin Yumuşak Karnı: Moskof Mes'elesi

Son günlerde yaşanan gelişmelere hepimiz birlikte şahit olduk.

Yaşanan elim olaylar neticesinde Rusya'ya ait bir savaş uçağı televizyon ekranlarından ve yetkililerin ağzından dinlediğimiz kadarıyla "angajman kuralları" çerçevesinde Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle vurularak düşürülmüştür. Sonrasında gelen karşılıklı restleşmeler neticesinde Türk yetkililer uçağın izlediği rotayı ve vurulma yeri gösterir ayrıntılı haritalar yayınlamıştır. Arama motorlarından kolaylıkla erişilebilecek bilgileri buradan tekrar vermenin gerekli olduğunu düşünmüyorum. Ancak olaylar silsilesinin bizi getirdiği ortam içerisinde Rusya ile ipler bir hayli gerilmiş durumda. Biz de bu hususun neden, nasıl ve ne şekilde gibi akla gelen ilk sorular dizilerini yanıtlamak azmindeyiz.

18 Kasım 2015 Çarşamba

Kuran'sız Müslümanlık *Özet*

ISBN: 6055125592

Not: Kitapta yazanlar aktarılmıştır. Yazanların resmi görüş olarak sitemizle herhangi bir ilişiği yoktur.

Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm, İman, Akıl ve Yaratılış başlıkları altında incelenmiştir. İkinci Bölüm Kur’an-ı Kerim, Üçüncü Bölüm İbadet ve Dördüncü Bölüm ise Haramlar başlığı altında açıklanmıştır. Her bölüm ayrı alt başlıklara ayrılmış ve bu başlıklar altında konu açıklığa kavuşmuştur. Günümüzde yaşanan İslam’ın içine asırlarca önce giren hurafe bidatler yüzünden Kur’an ’sız bir Müslümanlık anlayışı süregeldiğinden bahsetmektedir ve bu hurafe ve bidatlere açıklık getirilmiştir.

Kur’an saf kalmış günümüze kadar değişmeden gelmiş fakat onu çevreleyen kültür diğer kültürlerin de etkisiyle artık Kur’an kültürünü oluşturan bir kültür olmaktan çıkmıştır. Mezheplerle de ortaya çıkan ihtilaflarla içinden çıkılmayan bir hal almaya başlamıştır. Bu durumları sorgulayan insanlar da din düşmanı ilan edilmiş ve sorgulayan düşünen insanı toplum dışına itilmiştir. 

17 Kasım 2015 Salı

Anne! Kınamam Geldi!


Çok pis kınarız, öyle değil mi?

Coğrafya, tarih ve felsefe bilmeden alabildiğine kınarız. Kimi ve neyi bilmeden de kınarız.

Batı yarattığı canavarlar ile yüzleşmek durumunda. Ama bugün, ama yarın... Eninde sonunda.

Selefilerin iddiası nedir? Nasturiler kimdir? Baas ideolojisi coğrafyaya ne getirdi? Yeşil kuşak ne idi ve kimlerdi, Kaide nasıl çıktı, adını bir tutturulamayan örgüt neden Kaide'den ayrıldı? Nusra ile farkı ne idi? Kuzey Suriye'den Akdeniz koridoru kime, ne amaçla temizleniyor? Ruslar oraya yeni mi adım attı, yoksa zaten Tartus limanında mıydılar? Bilmesek de olur, değil ama kınayalım... Bir iki beğeni alır, doktoralı falan isek bir iki ekranda poz... Tamam ya hu, çıktı yeni arabanın parası.

5 Kasım 2015 Perşembe

Çağhan Sarı - Yalancı İyileşme

1 Kasım 2015 seçimleri Türk siyasi tarihimizde bir seçim sonrası 90 günde hükümetin kurulamaması gerekçesiyle gerçekleşen ilk erken seçim olma hüviyetini taşıyordu. Nitekim daha önce koalisyonların dağılması yahut yıpranmasıyla, iktidarın muhalefete baskın yapma arzusuyla vs gibi bir çok erken seçimi yaşayan Türkiye, bu sefer koalisyonun yolun başında kurulaması nedeniyle sandığa gitti. Seçim sathının sessizliği bir gerilimin biriktiğine işaret idi. Ancak bir çoğumuz bu sessiz gerilimi yanlış okuduk. Tekrar tek başına iktidarı tesis etmek için koalisyon görüşmelerinde oyalayıcı bir tavırla süreye oynayan iktidarın halk tarafından cezalandırılacağı, birer puan daha muhalefet partilerine kayarak iyice güçten düşeceği varsayımında idik.

Seçim akşamı görüldü ki, kamuoyunda uzlaşmaz tavırla itham edilen MHP, sandıkta bu sefer ittifak kurmayan SP-BBP ve günden güne anayasal sınırları zorlayan İmralı patentli Kandil logolu HDP ciddi oy kayıplarına uğradı. İnisiyatif almayarak bu süreci en az yıpranma ile atlatan CHP ise sadece iki vekil fazla çıkarabildi. Kısaca iktidara mesaj vermesi beklenen seçmen, "sizin yapamadığınız koalisyonu sandıkta ben yaparım" dedi. Cumhuriyet tarihinde bir kaç yıl aralıklarla gerçekleşen seçimlerde ciddi oy kaymaları olmasına alışığız. Rakamlar da bunu ortaya koymaktadır. Ancak beş ay içinde yaklaşık 5 milyon seçmenin karar değiştirip iktidar partisine %9 artış sağlaması açıkça okunması gereken bir davranıştır. Seçime katılım oranı da %85 dolayında olması "seçimlere katılım asgari düzeyde olur" beklentilerini boşa çıkarmıştır.

28 Ekim 2015 Çarşamba

Savaş Sanatına Göre Dinleme ve Dinletme Sanatı - Kendini Doğru İfade Etmek -

Dinlemek, dinlerken sesten anlam çıkarmak demektir. Dinlemek ile duymak arasındaki fark da budur. Mantık olarak dinletmek de, anlamlı ses çıkarmaktır diyebiliriz.

İlişkilerde bir iletişim yolu olarak başvurulan diyaloğun, tartışmanın ve kendini sözle ifade etmenin de aslında bir mücadele yöntemi olduğunu ve bundaki başarının da doğru stratejilere dayandığını unutmamamız gerekir.

Herhangi bir fikri ortaya atarken karşı taraftan itiraz gelmesi, temelde ifade edilen şeyin o kişi tarafından benimsenmiyor olmasına dayandığını söyleyebiliriz. Fakat asıl sorun -çoğunlukla- ifade ediş biçimi ve karşı tarafla empati kurulamamasından kaynaklanır. Bu durumda, "niye benimseniyor acaba" dedikten sonra tercihen öfkelenmek veya vazgeçmek durumunda kaldığımız çok görülmüştür. Ki, her ikisi de aslında zayıflıktır.