28 Ekim 2015 Çarşamba

Savaş Sanatına Göre Dinleme ve Dinletme Sanatı - Kendini Doğru İfade Etmek -

Dinlemek, dinlerken sesten anlam çıkarmak demektir. Dinlemek ile duymak arasındaki fark da budur. Mantık olarak dinletmek de, anlamlı ses çıkarmaktır diyebiliriz.

İlişkilerde bir iletişim yolu olarak başvurulan diyaloğun, tartışmanın ve kendini sözle ifade etmenin de aslında bir mücadele yöntemi olduğunu ve bundaki başarının da doğru stratejilere dayandığını unutmamamız gerekir.

Herhangi bir fikri ortaya atarken karşı taraftan itiraz gelmesi, temelde ifade edilen şeyin o kişi tarafından benimsenmiyor olmasına dayandığını söyleyebiliriz. Fakat asıl sorun -çoğunlukla- ifade ediş biçimi ve karşı tarafla empati kurulamamasından kaynaklanır. Bu durumda, "niye benimseniyor acaba" dedikten sonra tercihen öfkelenmek veya vazgeçmek durumunda kaldığımız çok görülmüştür. Ki, her ikisi de aslında zayıflıktır.

21 Ekim 2015 Çarşamba

İnsanın En Önemli Keşfi: Stratejik Akıl & Savaş Sanatı

Herşey doğmuş olanın var olmaya devam etme eğilimi üzerine kuruludur. Hayat büyük çaplı bir oyundur. Tüm oyunların esin kaynağı da hayat ve mücadeledir. Eğlence deyip geçmeyin. Oyunlarda mücadele etmeyi deneyimlersiniz aslında. Sorun sanal olmasıdır. Savaş sanatı ise gerçektir.

Savaş sanatını "stratejik akıl" olarak açıklayabiliriz ancak, içgüdü ve duyguların da stratejik aklın muhtaç olduğu bir olgu olduğunu gözardı edemeyiz. Çünkü aşağıda da açıklayacağımız gibi, stratejik akıl, içgüdü ve duyguların bir eseridir aslında. 

Oyun oynama isteği kazanma deneyiminin en önemli parçasıdır. Tamamen içgüdüsel ve genetik bir eğilimdir. Bir oyunda ilk önce kuralları öğrenirsiniz. Ancak kuralları öğrenmek kazanmaya yetmez. Çünkü bunun dışında kuralları, kazanmak adına kullanmayı da öğrenmeniz gerekir...Biri sadece bilgidir, diğeri ise idrak gerektirir ve ardından uygulama gelir.

15 Ekim 2015 Perşembe

Bir Ödül ve Bir Karakter Özelinde Irkçılık Karşısında Fikriyât

Eminim ki kendini Türk hisseden herkes Aziz Sancar Bey'in yapmış olduğu araştırması ile -bir önceki gibi birilerini yağlayıp ballamadan- bileğinin hakkı ile almış olduğu Nobel ödülü ile gurur duymuştur. Her ne kadar son senelerde verilen siyasi kararlar nedeniyle Nobel, kendinden çok şey kaybetmiş olsa da hâlâ dünyanın en saygın bilim ödüllerinden biri olduğu şüphesizdir.

Aziz Bey hakkında çıkan medya haberlerinin ulaşabildiğim nispette hemen hemen hepsini incelemeye çalıştım. İlk zamanlar yarı korku içerisinde yaptığım okumalar şimdilerde yüzümü güldürüyor.

Bugün kendisi yapılmış bir röportajı okuma imkanı elde ettim. Hiçbir harfini değiştirmeden alıntılıyorum. Aynen şu kelimeleri sarf ediyordu[1]: