8 Eylül 2025 Pazartesi

Gerçekliğin Distopyası: Palantir Technologies ile Person of Interest Dizisinin Karşılaştırmalı Analizi ve Gelecek Projeksiyonları

Öz

Bu makale, 21. yüzyılın en önemli teknolojik ve etik ikilemlerinden biri olan kitlesel veri gözetimi ve yapay zeka (YZ) tahmin gücünü, gerçek dünyadaki bir şirket (Palantir Technologies) ile kurgusal bir evren (Person of Interest dizisi) üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, her iki olgunun da merkezinde yer alan "tahmine dayalı analitik" ve "önleyici müdahale" kavramlarını, disiplinlerarası bir yaklaşımla (teknoloji etiği, siyaset bilimi, sosyoloji ve medya çalışmaları) ele alacaktır. Palantir'in Gotham ve Metropolis yazılım platformları ile dizideki "Makine" (The Machine) arasındaki teknik ve felsefi benzerlikler detaylandırılacak, ardından bu sistemlerin toplumsal sözleşme, bireysel özgürlükler ve devlet otoritesi üzerindeki olası etkileri tartışılacaktır. Nihai hedef, kurgunun bir uyarı olarak nasıl işlev gördüğünü ortaya koymak ve Palantir gibi şirketlerin geliştirdiği teknolojilerin yönlendirebileceği olası gelecek senaryolarını, dizide sunulan etik çerçeve içinde projekte etmek ve analiz etmektir.

Giriş

Teknolojik determinizm, insanlık tarihinin seyrini şekillendiren ana faktörlerden biridir. Ancak 21. yüzyılda, bu determinizm yalnızca fiziksel dünyayı değil, dijital ve sosyal dokuyu da dönüştürmektedir. Bu dönüşümün merkezinde, devasa veri kümelerini işleyerek anlamlı çıkarımlar ve geleceğe yönelik tahminler yapabilen sistemler yer almaktadır. Bu sistemler, bir yandan suçla mücadelede, terörü önlemede ve kamu sağlığını iyileştirmede devrim vaat ederken, diğer yandan George Orwell'ın "1984" veya Philip K. Dick'in "Azınlık Raporu" gibi distopyaların modern, sofistike bir yorumunun temelini oluşturmaktadır.

2 Eylül 2025 Salı

Büyük dil modelleri yasaklı bilgileri nasıl yeniden oluşturabilir?

Bir zamanlar ders kitaplarından nükleer bomba tasarlayan bir öğrenci gibi, günümüzün yapay zeka sistemleri de kamuya açık bilgi parçalarını hızlı, geniş ölçekli ve farkında olmadan tehlikeli planlara dönüştürebilir.


1970'lerin sonunda, Princeton Üniversitesi öğrencisi John Aristotle Phillips, üçüncü sınıf araştırma projesi için yalnızca kamuya açık kaynakları kullanarak bir atom bombası tasarımıyla manşetlere çıktı. Amacı bir silah yapmak değil, “gizli” ve “gizli olmayan” nükleer bilgi arasındaki ayrımın tehlikeli derecede belirsiz olduğunu kanıtlamaktı.

Fizikçi Freeman Dyson, gizli bilgi vermeyeceğini açıkça belirtmek kaydıyla, onun danışmanı olmayı kabul etti. Phillips, ders kitapları, gizliliği kaldırılmış raporlar ve patlayıcılar gibi çift kullanımlı ekipman ve malzemeler satan şirketlere yaptığı sorgulamalarla kendini donattı. Birkaç ay içinde, nükleer silahların önündeki asıl engelin bilgi olmadığını kanıtlayan, basit bir atom bombası tasarımı üretti. Dyson ona “A” notu verdi ve ardından raporu dolaşımdan kaldırdı. Phillips'in tasarımının pratikliği şüpheliydi, ancak Dyson'ın asıl endişesi bu değildi.