7 Ocak 2015 Çarşamba

Dinin İdeolojisi veyahut İdeolojinin Dini

3 Nisan 1995 Time Dergisi Kapağı
 İslamofobi kavramının 11 Eylül olayları sonrasında "Batı" ya da tam anlamıyla "Hıristiyan Batı" tarafından kasıtlı olarak yükseltilmesi ve yeniden "Crusade" kavramının "Dinin İdeoloji" olan ilişkisi yeniden kendini güncellediğini söylemek mümkün.  Akla ilk olarak "İslam" gelse de bunun böyle olmadğına ilk örnek olarak Japonya ile başlayalım:

Aum Şinrikyo (オウム真理教) yeni adıyla "Aleph", Japonya'da kurulan dini örgüt. 1984'te Shoko Asahara tarafından Tokyo'da kuruldu. 20 Mart 1995'te Tokyo metrosunda sarin gazıyla yaptıkları eylem 12 kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avrupa Birliği tarafından terörist örgüt ilan edildi.

20 Mart 1995 tarihinde örgüt üyeleri Tokyo’nun çeşitli metro istasyonlarına aynı anda kimyasal sinir gazı olan sarin gazı yaymış, 12 kişinin ölümüne, 6.000’den fazla kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Grup, 1994’te Japonya’da meydana gelen diğer esrarengiz kimyasal kazalardan da sorumlu tutulmaktadır. Biyolojik maddeler kullanarak yaptığı terör saldırıları başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Örgütün kurucusu Shoko Asahara, Mayıs 1995'te Japon polisince tutuklanmıştır. İdama mahkûm edilen Asahara, 29 Ocak 2009'da asılarak idam edildi.[1]

“Sadece Siz Sıradan Bir İnsansanız,
Herşey Size Sıradan Gibi Görünür”

Charles Dickens[2]

1.      Giriş
Konu din ve ideooji olunca takdir edersiniz ki oldukça geniş sahalar ve tanımları bünyesinde barındırıyor. Öyle ki üzerinde mutabık olunan bir “din” tanımından söz etmenin ya da ideoloji için net bir çerçeve çizmek oldukça güç ve tartışmalı bir hadise. Her iki konunun aynı zamanda kendilerine has bir felsefe sahası barındırdığını biliyoruz (sırası ile din ve siyaset felsefeleri). Genel kabul görmüş tanımlamalar ve çerçeveler üzerinden giderek konuyu aktarmaya, daha doğru biçimiyle özetlemeye çalışacağım.

Her din kendine has tanımlamalar barındırmaktadır. Bu konuda Ahmet Hamdi Aksekili durumu şöyle özetlemektedir[3]:

“Filhakika dinler tarihini tetkik edenlerden bazılarının noktai nazarlarına göre din, ilmî bir surette tarif edilmesi müşkül bir mevzudur. Diyorlar ki: din, bir çok şekillerde tarif edilmiş olmakla beraber, bunun hakîkî bir tarifini yapmak, hayatı tarif etmek kadar güçtür ve hattâ pek de mümkün değildir.”

Genel tanım ise şu şekilde yapılmıştır:

Din; varoluş ve insanlığa dair inançların, kültürel sistemlerin ve “dünya görüşlerinin” organize bir şekilde toplanmışlığıdır. Birçok dinin hayatın ya da evrenin kökeni ve/veya hayatın anlamına yönelik anlatıları, sembolleri ve kutsal hikayeleri vardır. İnançlar, kainat ve insan doğası, ahlak, hukuk veya tercih edilen yaşam biçimi hakkındadır. Mevcut istatistiklere göre halihazırda 4200 civarında “din” olduğuna inanılıyor.[4]

Katolik Ansiklopedisi’nin “din” maddesini kaleme alan J. Goetz’de[5], din’in, tam tatminkâr ve şumûllü bir târifinin zor olduğunu belirterek, “Problemin, dinin muhtelif noktai nazarlardan ele alınarak veya çeşitli başlıklar altında tetkik edilerek etüt edilebileceğini” söylemekte (p.56a) ve makalesinin devâmında, “Empirik Din” (p.56b), ve “Tarihî Din” (57a) tan ımın ı yapmakta; sonra, “Din ve Büyü,” Dinlerin Muhtevâs ı”, “Atitüdler (Tavazzûlar)”, “Dinî Âyinlerle İfâde”, “Ferd ve Cemiyet İle İlgisi Bakımından Din”, “Râhiplik” , “Profetizm” “Mâneviyat” ve “Necât” altbaşlıklarına tahsîs ettiği “Fenomenolojik Yaklaşım”a geçmektedir (p.57b-64a)

Din tanımında bulunan hasleten “dünya görüşleri” kısmı yazının ilerleyen kısımlarında daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Kısa bir özet de olsa şu an dünyada bulunan nüfus oranları verilerine dayalı bir grafiği yukarıda görebilirsiniz.

İdeoloji ise kasıtlı ya da kasıtsız bir şekilde oluşturulmuş fikirlerin bir hedefe, beklentiye ya da hareketlere yönlendirilmiş halidir. İdeoloji, kapsamlı ve örnek oluşturan bir bakış açısına, birkaç felsefik akımda tartışıldığı üzere ve Marksist ideolojide olduğu gibi bir gurubun, tüm sosyal katmanlara dair düşüncesidir. İdeoloji kendi normlarına göre fikirlerini açıklarken dünya görüşü, ontoloji ve hayal gücüne göre daha az kuşatıcıdır.[7]

Çok farklı ideoloji düzlemleri olmasına(sosyal, epistomolojik, etik vs.) rağmen ülkemiz için ideoloji, politik olarak düşünülür ve bu meyyalde çokça yorum ve değerlendirmelere rastlamak mümkündür.

Politik ideoloji ve politik felsefeyi birbirinden ayırt etmek maksatlı Charles Blattberg aşağıdaki tanımlara başvurur:
David W. Minar 6 farklı şekilde ideolojinin kullanımına dair tanımlarını şu şekilde sıralar:
1.      Genellikle normları olan belirli türdeki belirli fikirlere ait içerik olarak,
2.      Fikirlere dair dâhili mantıkî yapı olarak,
3.      İnsan – Sosyal hayat ilişkilerinde fikirlerin rolü olarak,
4.      Organizasyon yapısı içerisinde fikirlerin rolü olarak,
5.      İnançla ilgili edinilen herhangi bir anlam olarak,
6.      Sosyal etkişimlerin yörüngesi olarak…

Willard A. Mullins ise ütopya ve tarihsel mitlerle benzer ama farklı bir şekilde ideolojinin konumlanmasını gerektiğini söyler:

1. Bilinçler üzerinde gücü olmalıdır.
2. Bireyin evrimi yahut gelişimde rolü olmalıdır.
3. Olaylara karşı rehber vazifesi edinmelidir.
4. Mantıkla uyumlu olmalıdır.

Yukarıdaki verilen tanımlardan açıkça görüleceği üzere ideoloji ve din ilişki olarak özellikle “dünya görüşü” konusunda birbiriyle önemli bir kesişme alanına sahiptir. Temel fark olarak ideoloji büyük ölçüde siyasi temeller üzerinde ilerlerken, “Din” ise zeminini dünyayı da kapsayan bir biçimde teolojik temeller üzerinde durur.

Belirtilen sebeplerden ötürü birçok ideoloji dini temeller ve sembollerden yararlanır, hatta bazen tüm hedefini dini temeller üzerine kurar. Bu kimi zaman “terör eylemleri”ne ya da katliamlara zemin hazırlayacak bir biçimde doğrultu kazanabilir. Makalenin ilerleyen kısımlarında bu gibi olaylara emsal teşkil edecek bir iki köşe başı olaya da değinmeye çalışacağız.

2.      Din ve İdeoloji Bağlamında Bazı Tarihi Hadiseler

Tarihi vakalardan özellikle isyan hareketleri incelendiğinde birçoğunun ideolojik temeller üstüne yükseldiği gözlemlenebilir. Bunlardan belki de en eskilerinden biri ve TV dizilerine de konu olan “Spartaküs” hareketidir. Bir dönem ülkemiz gündeminde de genişçe yer bulan “İsmail Sabbah ve Haşhaşiler” ideolojik emeller için terör yöntemini sistematik bir biçimde kullanımına dair ilklerdendir. Fakat bunların çok daha ötesinde organizasyon anlamında “din ve ideoloji” nin bir araya getirilerek yapılan en büyük kalkışma “Haçlı Seferleri” olacağına şüphe yoktur. Haçlı Seferleri’ne dair bir değerlendirmenin makale kapsamını çok çok aşacağından ötürü başka önemli hadiseler ele alınacaktır.[8]

Saint Bartholomew Katliamı Avrupa ve Hıristiyan tarihi içerisinde ilk akla gelenlerdendir.
Katliam 23-24 Ağustos 1572’de gerçekleşmiştir. İsyana genellikle Catherine de’Medici’nin ayak olduğu söylenir. Olayların kralın kızkardeşi Margaret’ın o sıralar Protestan olan 4. Henry ile evlenmesi ile başlar. Evlilik Papa ya da onun Katoliklerince hoş görülmez. Bu süreç içerisinde modern kaynakların söylediğine göre 5 ila 30 bin arasında Kalvinist ve Protestan, Katolikler tarafından kıyıma uğramıştır. Süreç sonunda asillerden Protestan olan önemli bir kısım Katolikliğe geri döner. [10]

Papa ya da Katolikler Fransa’da iktidarlarının sarsılmaması adına bir nevi “terör hareketine” başvurarak ideolojik olarak hedeflerine eriştiğini söyleyebiliriz.

Dini hareketlerin ideolojikleşmesinin dışında bazı ideolojinin de “dünya görüşü” ekseninde dini hayata müdahil olması sonucu ya da bazı dinleri yahut dini uygulamaları yasaklamaları ve hoş görmemeleri de rastlanılan bir durumdur.

Konuyu iki şekilde ele alacağız:

2.1  Dinleşme temayülü göstermiş ideolojiler:

-          Marksizm[11]

Bertrand Russell, Augustinus’un “Civitate Dei” (Tanrı Devleti) teorisinden bahsederken, aslında O’nun da,

Marks’ın da aynı Yahudi kökten beslendiğini söyleyerek Marksizm’in nasıl bir dinî formata sâhip bulunduğunu şöyle özetlemektedir[12]:

Yehova: Diyalektik maddecilik
Mesih: Marks
Seçkin: Proletarya
Kilise: Komünist Partisi
İsa’nın Dünyaya Yeniden Gelişi: Devrim
Cehennem: Kapitalistlerin cezalandırılması
Refah ve Mutluluk Çağı: Komünist ülkeler topluluğu

Marksizm ve türevleri bir ölçüde inançsızlığın inanç haline sokulduğu “negatif din” tanımıyla uyuşmaktadır. Bu konuda Gustave Le Bon’un alıntıladığı bir Dostoyevski hikayesinde belirtildiği gibi:

Günün birinde aklın ışıklarıyla ayd ınlanan bu nihilist, küçük kilisesinin mihrabını süsleyen ilah ve azizlerin resimlerini kırdı ve mumları söndürdü, biraz sonra da o resimlerin yerine bazı tanrı tanımaz filozofların resimlerini koydu, mumları tekrar yaktı. Dini inançların konusu değişmişti, fakat dini duyguların da değiştiği söylenebilir mi?[13]

2.2  Dini İdeolojilere Örnekler:

a. Siyonizm Hareketleri (Yahudi ve Hıristiyan)
b. Her türlü Mesihçilik Hareketleri[14]

Mesihçilik hareketlerinden yakın tarihimizden bizi birebir ilgilendiren ancak çokça dillendirilmeyen bir hadiseyi örnekleyelim:

43 yaşındaki Cuheyman el Uteybi isimli kişi ve taraftarlarının gerçekleştirdiği elim hadisenin altında bir Mehdilik iddiası vardır. Net rakam verilemese bu gurup Kâbe’de 22 gün boyunca süren çatışmalara neden olmuştur 21 Kasım 1979 tarihli Türkiye Gazetesi haberine göre anlaşılacağı üzere daha ilk gün Kâbe’de 402 kişi ölmüştür. Maalesef Kâbe’yi bu olaydan kurtarmak için Amerikan ve Fransızlardan yardım istenilmiş, kâğıda yazılmış kelime-i şahadet operasyon birliğine okutularak Kâbe’ye müdahale etmelerine müsaade edilmiştir. Konu Usame Bin Laden ve Suud Ailesi ile de ilişkilendirilse hadise hala karanlıktır. Olaylar cereyan ederken Kâbe’de Muhammed El Kahtani isimli kişi Cuheyman tarafından mikrofon aracılığıyla Mehdi ilan edilmiş ve biat istenilmişti.(!) Sayıları 100.000'e varan Hacı bu hadiseler gerçekleşirken Kâbe içerisinde esir edilmiştir.[15]

Son olarak terör örgütleri ile siyasi örgütler arasındaki “ideoloji” ortaklığından söz edelim.

3.      İdeolojik Temeller Üzerinde Terör ve Siyaset

Tüm siyasi partiler meşru ve yasal çerçeve içerisinde sahip olduğu ideolojik emelleri gerçekleştirmeye çalışır. Terör örgütleri ise ideolojik emellerini yasal ve meşru zemini kaydırarak “şiddet” zeminine yönlendirir. Öyle ki bazen bir siyasi parti bir terör örgütü ile aynı ideolojik temellere sahip olmaktadır. Kimi zaman bunlar yazının ilk başlangıcında verilen “Aleph” örneğinde olduğu gibi “dini temeller üzerinde” duruyor gibi görünse bile bir dini terörden bahsetmek kavramsal ve büyük ölçüde art niyetli felsefi bir hataya düşmektir. Bu tür eylemlerin tamamı Japonya gibi çok barışçıl bir ülkede de gözlemlenebildiği gibi “fundementalism ve radicalism” alt başlıkları altında ele alınması gereklidir.

4.      Sonuç Yerine Hülâsa

Tüm bu yazdıklarımızın biraz olumsuz göründüğü aşikâr. Ancak konuya bir hülasa getirmekte yarar var ki bunu Rahmetli Durmuş Hocaoğlu aşağıdaki şekilde ifade ediyor:

(…) ateşin, bıçağın, çekicin, otomobilin, felsefenin, bilim ve teknolojinin ve düşüncenin sebebiyet vermiş olduğu bütün kötülükler, bu saydıklarımızı radikal olarak reddetmeyi gerektirmeyeceği gibi, esâsen mümkün de değildir. Şâirin dediği gibi, “su insanı boğar, ateş yakarmış”; evet, su gerçekten insanı boğar ve ateş de insanı gerçekten yakar; ancak hayat da bu ikisiyle mümkündür.[16]

Not: İkinci edisyon daha sonra yayınlanacak ve yazı zaman içerisinde genişletilecektir.

Allahû Âlem ( En doğrusunu Allah bilir.)

www.uskudarcevresi.com



[1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Aum_%C5%9Einrikyo Erişim 03.12.14

[2] Charles Dickens, Perili Ev s. 15

[3] A. Hamdi Akseki, İslâm; Fıtrî, Tabiî ve Umumî Bir Din’dir, c.1, S.15, İstanbul 1943, s.4

[4] The Everything World's Religions Book: Explore the Beliefs, Traditions and Cultures of Ancient and Modern Religions, page 1 Kenneth Shouler – 2010 – Wikipedia, İngilizceden çeviri (Çeviren: O. B. Çelebi)

[5] J. Goetz, “Religion”, The New Catholic Encyclopedia, c.12, Washington 2003, s.56- 64

[6] http://www.pewforum.org/2012/12/18/global-religious-landscape-exec/

[7] http://en.wikipedia.org/wiki/Ideology Erişim 03.12.2014

[8] Haçlı Seferleri ile alakalı geniş bilgi ve muhteviyata erişmek isteyenler için Steven Runciman – Haçlı Seferleri Tarihi önemli bir kaynaktır. Yine Claude Cahen’in yazdığı eserler oldukça önemlidir.

[10] http://en.wikipedia.org/wiki/St._Bartholomew%27s_Day_massacre Erişim 03.12.14

[11] http://www.jstor.org/discover/10.2307/2379202?uid=3739192&uid=2&uid=4&sid=21104734797341

[12] Bertrand Russell, Batı Felsefesi Tarihi (İlkçağ/Ortaçağ/Yeniçağ)., Batı Felsefesi Tarihi (İlkçağ/Ortaçağ/Yeniçağ), (Çev. Muammer Sencer), İstanbul 1983, s.353

[13] Gustave le Bon, Kitleler Psikolojsi, (Yay. Haz. Yunus Ender), İstanbul 1997, s.69

[14] Birçok dinde benzer figürlere rastlamak mümkündür. Şöyle ki; ilkel din mensuplarından sayılan Yeni Gine yerlileri, âhir zamanda geleceğini bekledikleri kurtarıcılarının “Mensren” olduğunu söylerler. Yahudîlik ve Hıristiyanlık’ta mehdî kavramını ifade eden kelime “Mesîh” Hinduizm’de “Kalki”, Budizm’de “Maitraya”, Eski Mısır’da “Ameni”, Sabiîlik’te “Praşai Siva” ve Şintoizm’de “Miroko”dur. Mazdaist veya Mecusîler de peygamberleri baskın bir şekilde Zerdüşt’ün soyundan Saoşyant’ı kurtarıcı olarak beklemektedirler. Moğollar, mezarına kurbanlar adanan Cengiz Han’ın Moğolları Çin esaretinden kurtarmak üzere, sekiz veya dokuz yüzyıl sonra tekrar dünyaya döneceğine inanmaktadırlar.
Kaynak: http://www.ilafdergi.hitit.edu.tr/files/5.7.pdf erişim 12.9.2013 s. 129-130

[15] http://www.uskudarcevresi.com/2013/10/mehdilik-problematigi.html Erişim 03.12.14

[16] Durmuş Hocaoğlu, Tabii ve Fıtri bir Eksiztans Olarak Milliyetçilik, s. 202

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder