28 Eylül 2015 Pazartesi

Çağhan Sarı - Yasaklar: Tarihimizdeki Bazı Notalar


Türkiye'de matbuat hayatı başladığı andan itibaren onunla beraber yola koyulan bir serüvenin adına uzanacağız aslında. Kah yakılan bir kitap kah kopyaları makaslanan bir film. Okunması yasaklanmış bir şiir yada baskısı toplanan gazete. Adı sansür. Kelime anlamıyla kavramların çeşitli yollarla kontrol edilmesi. Bu tanım yasaklamanın kibarcası gelebilir size. Biz de naif bir hususla yasaklar tarihine bakalım. Bunu da müzikle, notlara değil notalara bakarak yapalım.

Türkiye'de radyo yayını başladıktan sonra bazı dönemlerde radyo müzik yayını için repertuarların hazırlandığı, bu repertuarların haricinde türlerin yayınlanmadığı yakın geçmişimizde konuşulmuştur. Hem siyasi sebeplerle bir dönem dinleyiciden men edilen hem içerik yönünden 'sakıncalı' bulunarak terennümü katiyen yasaklanan şarkılarımız o kadar çok ki, bu yazıda ancak bir seçkiye yer vereceğiz. Repertuarımızda yasaklı şarkılar ve onların yasaklanma nedenleri yer alıyor.

İlk parçamızın adı 'Bu İmtidad-ı Cevre-ki Bahtın Şitabı Var'. Bu parçanın yasaklanış öyküsünde iki ayrı rivayet var. Kurgusu aynı, şahıslar farklı. Şöyle ki, bu parçaya ait bir cümlenin Dr. Nazım'ın idam sehpasında söz sözü olduğu, bunun için de yasaklandığı yazılırken bir başka rivayet idam edilenin İzmir Suikastı Davasındaki birinci sanık olan Ziya Hurşit olduğunu nakleder. Velev ki idam sehpasında son sözlerini söyleyen mahkum bir gönderme yaptı, tahsil ve geride bıraktığı kayıtlar ışığı altında Dr. Nazım'ın olma ihtimali daha yüksek. Sonuç, bu parça 1953 yılından sonra kulaklara girdi, bu kurgusu aynı, şahısları farkı rivayetler köşe yazılarına dahi girdi. Kaynak olarak Alaeddin Yavaşça'yı göstererek bir sonraki parçaya geçelim.

'Na-Muradım Tâli'im Avâredir', biraz daha şanssız. Bestelenmeden önce şiir halde iken -Şair V. Murad- II. Abdülhamit tarafından yasaklanır. Hacı Faik Bey tarafından bestelenip, beste sahibi de terk-i diyar eyledikten yıllar sonra bu defa şarkı da yasaklanır. Aklınıza neden sorusu gelmiştir, ama bu sefer rivayet bulunmuyor. Şarkının bir süre için yasaklandığını aktarmakla yetiniyoruz.

Yasaklı parçalar listemize Nazım Hikmet iki şiiriyle beraber giriyor. Muhsin Ertuğrul'un yönetmen koltuğuna geçtiği, senaryosunu Nazım Hikmet'in yazdığı Mineli Kuş filmi için Mesut Cemil Bey iki beste yapar. Nazım Hikmet'e ait olan 'Martılar Ah Eder' ile 'Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş' film için hazırlanır. Derken film görülen lüzum üzerine yarıda kalır. Bir kaç yıl sonra besteleri Münir Nureddin Selçuk taş plaklara okur. Arkasında da komünist propagandası yapılıyor gerekçesi ile yasaklama gelir. Bu iki şarkının akıbeti ile en kapsamlı köşe yazılarının başta geleni 18.02.2001′de Hürriyet gazetesinde yayınlanmış Murat Bardakçı'nın yazısıdır.

Seneleri biraz hızlı sollayıp 27 Mayıs sonrasında nefeslenelim. İki parça artık radyodan duyulmamaktadır. Yassıadayı çağrıştırıyor gerekçesi resmen men edilen 'Ada Sahillerinde Bekliyorum', devrik Başbakan'ın en sevdiği parça olmasından ötürü bir süre radyoda çalınmayan Nihansın Dideden. Nihansın Dideden'i tanıklar, yasaklamadan ziyade bir uygulama olduğunda ısrar eder. (Taha Akyol'un Aydın Menderes'le mülakatı)

27 Mayıs'ın ardından yasaklanmasa da acı bir hatıraya değinelim söz konusu notalar olunca. Kıbrıs'a Türkiye'nin müdahalesi geciktikçe Rum radyoları 'Bekledim de Gelmedin' parçasını yayınlıyorlardı. Nitekim sinir harbinin tecrübe edildiği yıllardı ve çok beklemeden sıcak harbe dönüşmüştü.

O sıralarda – 1 Mayıs 1964- TRT ile yasaklı şarkılar yelpazesi çok genişliyor. Bunlardan bazılarını hatırlayalım. Bestekarı Ermeni olduğu gerekçesiyle Sezen Aksu'dan 'Gel Gel Sarışınım'. İntiharı teşvik ediyor gerekçesiyle Musa Eroğlu'nun 'Yolun Sonu Görünüyor'u ve Murat Kekilli'den 'Bu Akşam Ölürüm'. Daha eskilere gidelim. 'Aman Ormancı' devlet memuruna hakaretten payına düşen yasağı alırken hayvanla ilişkilendirerek insana hakaretten (!) ötürü 1978 Eurovision Türkiye ön elemesinde yer alan 'İnsanız Biz' şarkısı da TRT'den kovulur. Parçanın Türkiye'yi yarışmada temsil edecek şarkıyı seçmek için yapılan oylamada halkın karşısına çıkarılıp, ikincilikle elendikten sonra yasaklanacağı kimin aklına gelirdi.

'Hayat Bayram Olsa', 'Arkadaş', 'Şarkışla Türküsü' komünizm propagandası gerekçesiyle yasaklanırken 1990larda Bulutsuzluk Özlemi'nin 'Güneye Giderken' şarkısı da aynı sebepten dolayı TRT'den içeri girmedi. Müstehcenlik nedeniyle kuruldan geçemeyen şarkılar bir hayli kalabalık olduğu için ekseni gri rengin hakim olduğu hava üzerinden yürüttük ve bir kaç yasaklı notayı hatırladık. 12 Eylül'ün henüz ilk saatlerinde TRT'de darbe bildirisi duyurulduktan hemen sonra radyo kumanda odasında vuku bulan bir hadise ile kapatalım. İhtilal bildirisinden hemen sonra Hasan Mutlucan'dan yayınlanan kahramanlık türkülerini, Ruhi Su söylüyor yanılgısına düşerek, yayın kumanda odasını basarak durdurmaya kalkan bir general, plaklar gösterilerek ikna edilmişti. Bir çok yasak ve sansür uygulamasının kendine özgü simgeleşen ifadeleriyle özetlenen -yorgun savaşçı olmak vb- 12 Eylül döneminin yasaklı şarkılarına inmeye bu yazıda üzülerek yer kalmayacağını hatırlatırız. 

Sağlıcakla.

caghansari@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder