(Bu yazı Mart-Nisan sayısında İhtimal Dergisi'nde yayınlanmak üzere kaleme alınmış olup ilgili sayının çıkmaması üzerine www.orhundan.com platformunda okuyucuya sunulmuştur. Herhangi bir değişiklik yapılmadan basım aşamasındaki hali ile yayınlanmıştır.)
Türkiye'nin gündemindeki hadiseler çoğu zaman yakın tarihin ciltlerinin açılmasına vesile olur. Bazen meselenin temelinde yatan desenleri görebilmek için tarih koridoruna girilir. Bazen de sıcağı sıcağına meselelerin kademeleriyle ilgili fikir tartışmaları, münazaralar ve münakaşalar sürerken cümlelerin payandası seçilen anekdotlar mecburi istikamet dercesine sizi tarihe götürür. Bu yazımızı okuduğunuz sırada takvim yaprakları muhtemelen henüz tamamlanmış bir referandum sonrasını işaret edecektir. En iyi tahminle de sandığa gitmeden önceki son birkaç gününüz kala okuyacaksınız. Referandum evet-hayır kampanyaları, seçim tarihimizin dikkat çekici bir safhası olacaktır şüphesiz. Bu satırları yazanın referandum neticesine yönelik keskin bir öngörüsü olmamakla beraber yazının gayesi de referandum değil. Referandumun hatırlattığı bir geçmiş. Tek cümleyle medhale nihayet verip toparlayacak olursak partili cumhurbaşkanlığı meselesi.