24 Şubat 2015 Salı

Fırat'tan Akan Kan

Gün oluyor insan neye üzüleceğini bile şaşırıyor. Vatan toprağının "terk" edilmesine mi, bir kardeşimin şahadetine mi?

Olayı hepimiz duyduk ve biliyoruz.

Bir yanda şehid olan bir gencecik bir kardeşimiz. Diğer yanda adının "Nurullah Semo" olduğu her yerde yazılan kasıtlı ya da değil, bir şekilde "öldü" haberleri yayılan bir terörist. Sosyal medyada ve haber sitelerinde kendisinin "terörist" olduğunu açıkca gösteren birçok resim mevcut.

Fakat benim bu yazıyı yazmaktaki amacım ne şehid kardeşim Fırat'ı anlatmak ne de Nurullah adlı teröristi yazmak...

İddiaları dikkate alarak hep beraber soralım:

1- Yaralı Fırat'ın polis arabasına alınmadığı doğru mu? Öyle ise onu arabasına almayan polisler hakkında "görevi ihmal ve taksirsiz ölüme sebebiyet" gibi soruşturmalar yürütülüyor mu?

2- Nurullah adlı ve her ne karın ağrısı kod adı taşıdığı belli olmayan teröristin dağ kadrosu ile bağı var mı? Hainlerin ifadesi ile sözde "gerilla eğitimi" almış mıdır? Aldı ise gerekli takibat emniyet birimlerine yürütülmekte miydi? Üç bıçak darbesinden ikisi bacaktaki atardamarlara denk getirmenin şans olduğu söylenemez.

3- Fırat'ın ambulans beklediği boyunca herhangi bir ilk müdahale üniversitedeki görevliler ya da bu konuda eğitim almış üniversite personeli tarafından yapıldı mı? Yapılmadı ise neden?

4- İddiaya göre teröristin yarası daha ağır olduğu için Fırat ambulansa alınmadı. Onu ambulansa almayan ambulans görevlileri neden bir diğer ambulansın gelişine kadar olan süreye istinaden kan kaybını azaltacak tedbirler almadı?

5- Fırat'ın yarası bir atardamar kesiği ise ki anlatılanlar onu gösteriyor, teröristin yarasının daha ağır olduğunun kanısına kim, nasıl ve hangi tıbbi gerekçe ve tecrübeye dayanarak karar verdi? Bu personelin "terörist" ile münasebeti ve işbirliği var mı? Emniyet ilgili personelin ifadesine başvurdu mu?

6- Okul yönetimine yapılan ikazların Milletvekili Oktay Vural Bey'in de dillendirdiği üzere dikkate alınmadığı ve tedbirlerin alınmadığı açıkça ortada iken bu ülkede "Yüksek Öğretim Kurumu" olarak adlandırılan birim herhangi bir soruşturma yürütüyor mu? Bu gibi olayların tekrar etmemesi için ne gibi önlemler alındı?

7- Üniversite güvenliği kavga esnasında ne yaptı? Daha önce konu hakkında bilgilendirilen ve ben geliyorum diyen olaylar karşısında "Rektör" istifa edecek mi?

8- Eminim ki Fırat ve birçok Ülkücü defalarca "üniversite yönetimi" tarafından yürütülen soruşturmalar geçirdi, hatta cezalar aldı. Nurullah ve diğer teröristçikler için "okul yönetimi" aynı ceberrut tavrını takınabildi mi? Yoksa meclisten maaşlı ensesi kalın milletvekili görünümlü şehir eşkıyalarının yakalarına yapışıp "bir gerillamın başına bir iş gelirse" böğürmelerinden mi korktular?

9- Sosyal medyadaki bölücü çetelerin hesaplarından bağır çağır kampanyalara rağmen Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü'nde hâlâ ülkücüere göz göre göre saldırıların yapılabiliyor olmasının ardında hangi kirli hesaplar mevcuttur? Tebdir alınması için üniversitelerde kaç tane daha Ülkücü şehid düşmelidir? 

10- Önce Hasan Şimşek, sonra Cengiz Akyıldız, daha dün Kürşad Metin ve bugün Fırat Çakıroğlu. Tek tek ülkücüler öldürülürken MHP ne zaman gerçekten sesini yükseltecek? Sukunet ve itidal çağrılarının Cengiz Ağabey'in yetim kalan kızlarının ve Şehid Fırat'ın anne babasının gözyaşlarını dindireceği mi ümit ediliyor? Her ne provokasyon olacaksa olsun, tüm MHP milletvekilleri cenazede şehidin yanı başında hazır bulunmalı idi.

Scarface filminin meşhur repliğinde söylediği gibi:

”Kimse sana özgürlük veremez. Kimse sana eşitlik veya adalet veya başka bir şey veremez. Eğer adamsan, sen alırsın.”

Ülkücüler almasını gerekeni almalıdır... Bu kararlılığı gösterilmelidir. "Yoksa" ile başlayan cümleleri kurmak beni ziyadesiyle ürkütüyor.

Akit gazetesinin yapmış olduğu yayından sonra "ümmetçilik" anlayışlarında "Ben Türk'üm" diyenlere kendi geniş(!) ve kapsayıcı(!) zihinlerinde yer olmadığını göstermiştir.

Sorular uzayıp gidebilir. Lakin şehidlerimin kanı korkarım ki yerde kalacak...

İçimiz kan ağlarken özellikle iktidar beslemelerine karşı tüm ülküdaşlarımı uyanık olmaya davet ediyorum.

Son sözüm; uyku "ölüme" benzer Türkiyem...

 Allahû Âlem (En doğrusunu Allah bilir)

www.üsküdarçevresi.com

o.beratcelebi@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder