1 Aralık 2013 Pazar

Alle Menschen Werden Brüder*


Orta Çağ’da Batı, kiliseye karşı reform yaptı.

Tanrı adına orantısız güç kullanan papazları etkisiz bırakmak amaçlanmıştı.

Reform ihalesini Martin Luther almıştı. Yüklenici firma ihale yükümlülüklerini layık-ı veçhi ile yerine getirdi. O ihalede I. Süleyman’ın taşeron firma ile ihaleyi aldığı da iddialar arasında idi. İddialar ispat olunamadı.

Neyse… Maksat hâsıl oldu. Papazların ve kilisenin eski gücü kırılmıştı. Daha sonra ispatı ve tenkiti mümkün olan bir put yontulmaya başlandı. Yeni din: bilimdi.

28 Kasım 2013 Perşembe

Türk Eğitiminin Otolizi ve Hidrolizi Yahut Mutasyonu

Türk Eğitim sistemi hakkında daha önce de bir yazı kaleme almıştık. Gelen tepkiler ve e-postaların ısrarla devam etmesi üzerine Ülkücü Hareket merkezli yine bir eğitim yazısını da kaleme aldık. Eğitim ile bu kadar ilgili ve hassas bir yapımızın bulunması bir öğretmen olarak doğrusu beni tahminlerimden öte bir alaka ile karşı karşıya bıraktı. Süreç içerisinde gelişen diğer gelişmeler ise bu kez yine farklı bir yazıyı eğitim merkezli olarak kaleme almaya bizi itmiş oldu.

Malumunuz gündemimiz son günlerde bir hayli yoğun bir şekilde "dersane meselesi". Bu durum, hükümeti ile malum bir cemaat arasındaki ipleri de gerdi ya da bu şekilde lanse edildi. Malum cemaatin alt kesimlerinde bir telaş ve temaşa hali yok değil. Fakat asıl endişelenmesi gereken üs kesim değil mi? Bu konuda sanıyorum ki hepimiz hemfikirizdir. Onları ise gerçek manada endişelendiren bir durum olmadığı düşünüyorum. Çünkü bir büyüğümün deyimiyle olan bitenlerin "cambaza bak" hadisesi...

25 Kasım 2013 Pazartesi

Aytunç Altındal'a Dair

1983'de İsviçre'de MODUS VİVENDİ Kültür Merkezi'ni kurarak 10 yıl yönetti.

1989 yılında Rusya'da Kültür Danışmanlığı görevini yaptı.

1992'de İngiltere Edinburg'taki INTERNATIONAL ACADEMY FOR EUROPEAN AND CHRISTIAN STUDIES akademisinde PROJECT ACADEMIC BOARD (Akademik Proje İdari Heyeti) üyeliğine seçildi. Aynı yıl İngitere'de yayınlanan THREE FACES OF JESUS (Üç İsa) adlı kitabı dünyada yankılar uyandırdı. Daha sonra (1993) Rusça'ya çevrildi.

24 Ekim 2013 Perşembe

Alıntı: Francis Fukuyama – İnsan Ötesi Geleceğimiz, Biyoteknoloji Devriminin Sonuçları

Yeter: Politkanın farklı bir anlamının olacağı bir dönem geliyor.
Nietzsche – Güç İstenci, Bölüm 960

Biyoteknoloji konusunda bir kitap yazmak geçen yıllarda özellikle kültür ve ekonomi konularıyla ilgilenmiş olan bir kişi için oldukça büyük bir adım sayılırsa da, aslında bu çılgınlığa belirli bir yöntem ile ulaşılmıştır.

1999 yılının başlarında The National Interest’in editörü olan Owen Harries benden on yılın ardından ilk olarak 1989 yazında yayımlanmış olan “Tarihin Sonu Mu?” başlıklı makaleme “retrospektif” yazmamı istedi. Sözü edilen makalemde, tarihin 1806’da sona erdiğini söylerken Hegel’in haklı olduğunu iddia etmiştim; çünkü tarihte Hegel’in Napolyon’un Jenna Savaşı’nda kazandığı zafer sayesinde pekişmiş olduğunu ileri sürdüğü Fransız Devrimi’nin ilkelerinin ötesine geçmeyi başaran önemli politik bir gelişme yer almamıştır. Komünizm’in 1989’daki çöküşü, küresel anlamda liberal bir demokrasiye doğru daha geniş kapsamlı bir yönelimin yalnızca habercisiydi.

23 Ekim 2013 Çarşamba

Durmuş Hocaoğlu Anma Programı Konuşması, 26 Kasım 2010

Yer: Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü İbrahim Üzümcü Konferans Salonu İstanbul
Konuşmacılar: O. Berat Çelebi, Tuğrul Hocaoğlu, Ali Akyıldız, Hanefi Bostan, Mustafa Delican ve Erhan Afyoncu
Tarih: 26.11.2010
Organizatör: Marmara Üniversitesi Türk Kültürü Kulübü

Öncelikle hocamın ailesine ve sevenlerine baş sağlığı dilemek istiyorum. Burada benden sonra konuşacak olan hiç kimse kadar Hocam ile muhatap olma fırsatımın olmamasının üzüntüsünü de belirtmek istiyorum.

Hocamızın vefatının belki birkaç saat öncesine kadar birgün böyle bir program yapılacağından biri gelip bana bahsetse "Olur mu? Hoca şuan en verimli zamanında… Artık yeniden yazmaya başlayacak. geleceğin tarihine yazılmış mektuplar yazı dizisine başlayacak. Derslerinin azalmasına seviniyor. Akademik çalışmalarına yönelecek. Pek istemiyor ama Kasım ayında doçentlik sınavı var. Çok deneyen olmuştur belki bu kez de bir de biz bastıralım." derdim diye düşünüyorum.

Durmuş Hocaoğlu'nun Vefatının 1. Seneyi Devriyesine istinaden Osman Sezgin'in Yaptığı Hitap


Üstnot: Metin, Osman Hocamın tahsisinden geçmemiştir ve herhangi bir ses kaydına bağlı kalınmaksızın akılda kılan bilgi kırıntılarından derlenilmeye çalışılmıştır ve kusurludur. Konuşma 23.10.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii'nde Kültür Ocağı Vakfı tarafından organize edilen "mevlid" sonrası gerçekleşmiştir. Hatalar için Osman Hocam'dan şimdiden af diliyorum... 

22 Ekim 2013 Salı

Boynu Bükük Şahin Figürü 1. Kısım



Makaleye linkten ulaşabilirsiniz:

Üst metin:
Seviyeli ve düşünen, entelektüel insanlar bulmak zor bugünlerde, özellikle bu camiada. Düşüneni de geçtim sadece seviyeliye de razıyım. Kısa kısa cevap vermeye çalışacağım. İslamcılar sermaye sahibi olduysa da buradan İslamcı muhafazakar bir kültür ve sanat ortamı oluşmadı diyor Coşkun bey. Kısmen haklı. Zaten ben de Türkiye'ye hakim bir kültür ve sanat ortamı oluştu demedim. Ben, son 10 senede İslamcı-muhafazakâr kültür ve sanat ortamındaki gelişmeyi görmemek mümkün değildir dedim. İkinci olarak, bu gelişmenin daha başlangıç olduğunu, sağlam bir kültür ortamını, gelecek İslamcı-muhafazakâr kuşakların yaratacağını söyledim. Hâlâ da aynı şeyi söylüyorum. Coşkun bey; "Yıldız ve Şenlikoğlu’ndan başka kimi çıkarabildiler?" diye soruyor. Cevap vereyim: "Dücane Cündioğlu, İskender Pala, Murat Menteş, Cemalnur Sargut, Sinan Yağmur, Nazan Bekiroğlu, Uğur Koşar, Turgay Güler, Mustafa Armağan, Serdar Özkan, Mürvet Sarıyıldız vs." Daha da zenginleştirebilirim listeyi... Bu yazarlar, son 10 yılda Türkiye'de en çok satan yazarlardır ve İslamî - muhafazakâr kültür ortamının yarattığı veya İslamî - muhafazakâr ortamı yaratan yazarlardır. Dikkat çekiyorum, son on yılda muhafazakâr kesimde en çok satan yazarlardır demiyorum, tüm Türkiye'de en çok satan muhafazakâr - İslamî ekol yazarlarıdır diyorum. Bilmiyorum ama Yıldız ve Şenlikoğlu'na nazaran hem nitel hem de nicel" bir gelişme var gibi gözüküyor bana..."